Merdan Yanardağ Serbest Bırakılmalıdır!

Gazetecilik Suç Değildir!
Merdan Yanardağ Serbest Bırakılmalıdır!
TELE1 TV’ye sabah saatlerinde operasyon düzenlendi. TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ, İstanbul Cumhuriyet Savcılığının açıklamasına göre casusluk suçlamasıyla gözaltına alındı.
TELE1’de Merdan Yanardağ’ın odasına arama yapıldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın açıklamasında, Merdan Yanardağ’ın İBB soruşturmasından tutuklu bulanan Necati Gün ile casusluk faaliyetinde bulunduğu iddia edildi.
TELE1’in ve bağımsız medyanın yayınlarından rahatsız olan iktidar, baskı ve sansür girişimini derinleştiriyor.
TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ’ın gözaltına alınmasıyla iktidarın baskıcı anlayışı açıkça görülüyor.
Merdan Yanardağ’a casusluk iddiasıyla soruşturma başlatılması başka türlü nasıl yorumlanabilir!
Merdan Yanardağ’ın gözaltına alınması TELE1’e, Merdan Yanardağ’a ve Türkiye’nin demokratik kamuoyuna ve güçlerine yönelik bir saldırı değil midir?
2002 yılından beri Avrupa çapında faaliyet gösteren ATGB olarak tüm dünyaya “Gazetecilik suç değildir” diye sesleniyoruz… Türkiye’deki gazetecilerin yalnız olmadığını herkesin bilmesini istiyoruz.
Türkiye’de medyanın hükümet kontrolüne girdiği, bağımsız ve özgür gazetecilerin susturulduğu bir ortamda bizlerin sessiz kalması düşünülemez.
Merdan Yanardağ’ı gözaltına alarak gazetecileri korkutamazlar, yıldıramazlar, sindiremezler.
Merdan Yanardağ derhal serbest bırakılmalıdır.
Bir kez daha sesleniyoruz: Gazetecilik Suç Değildir!
Özgür basın susturulamaz!

Avrupa Türk Gazeteciler Birliği (ATGB) Yönetim Kurulu adına
Recai Aksu – Başkan

24 TEMMUZ BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN MÜCADELE GÜNÜ’NDE İKİNCİ BİLDİRİMİZ! TELE1’E 5 GÜN EKRAN KARARTMA, HALK TV’YE %3 PARA CEZASI VERİLDİ..

ATGB bir ilki yaşıyor. Aynı günde ikinci bildirimizi yayınlamak zorunda kaldık. 24 Temmuz “Basın Özgürlüğü için Mücadele Günü”nü henüz bitirmemişken, RTÜK tarafından iki muhalif yayın yapan tv kanalına yine cezalar yağdırıldı. Tele1’e 5 gün ekran karartma cezası verilirken, Halk TV’ye de %3 para cezası verildi. Bu iki örnekten de anlaşıldığı gibi ülkemizde basına yönelik sansür ve yasaklamalar hız kesmeden devam ediyor. Toplumun en tabii hakkı olan “kitle ve iletişim özgürlüğü” elinden alınıyor. ATGB olarak alınan bu antidemokratik kararları bir kez daha protesto ediyor ve toplumu sessiz kalmamaya ve tepkilerini demokratik yollardan olabildiğince yüksek sesle yansıtmaya davet ediyoruz!.

Türkiye’de medyanın neredeyse tamamına yakını kontrolünde olan iktidar, toplumun haber alma özgürlüğünü engelleme, yurttaşı bilgisizleştirme ve kamu yararına zarar veren eylemleri gözden uzak tutmaya çalışan tutum ve antidemoktatik uygulamalarıyla tarihe geçecek. Son 23 yıllık süreçte 12 bini aşkın gazeteci işsiz kalmış, yüzlerce yayın organı kapatılmış, bine yakın gazeteci de tutuklandı. Türkiye Gazeteciler Sendikası’na (TGS) göre cezaevlerinde halen tutuklu 18 gazeteci bulunmaktadır.

Topluma yönelik baskıların gittikçe arttığı ve basın özgürlüğünün çok açık bir şekilde engellendiği ülkemizde, demokrasi için mücadele ettiğini ifade eden muhalefet partilerini de basın özgürlüğü ve susturulmaya çalışılan gazeteciler hakkında daha duyarlı olmaya çağırıyoruz.

Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne göre gazeteciler, haber kaynağı olarak kişi ve kurumlarla iletişimlerini meslek ilkeleri çerçevesinde yürütmelidir. Gazeteci; etik ilkelere bağlı kalarak, herhangi bir kaynaktan telkin, tavsiye almadan ve maddi çıkar sağlamadan mesleğini dürüst bir şekilde yapmalıdır. Güçsüzün, yoksulun ve sesini duyuramayanların sesi olmakla yükümlüdür.

ATGB olarak, tüm meslektaşlarımızı “Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi”ne uygun habercilik yapmaları çağrısında bulunuyoruz. “24 Temmuz Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü”nü bir kutlama gibi değil de, sorumluluklarımızı ve yükümlülüklerimizi bir kez daha hatırlatma günü olarak benimsiyoruz.

ATGB olarak her yıl olduğu gibi bu yıl da iktidara yönelik mesajlarımızı yineliyoruz:

Medyaya yönelik siyasi ve ekonomik baskılardan vazgeçilsin!

Haberciliğe sansür uygulamalarına son verilsin!

Cezaevindeki gazeteciler derhal serbest bırakılsın!

Gazetecilik suç değildir!

Özgür Basın susturulamaz!

Avrupa Türk Gazeteciler Birliği adına

Başkan Recai Aksu

24 TEMMUZ BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN MÜCADELE GÜNÜ’NDE BİR KEZ DAHA HAYKIRIYORUZ: GAZETECİLİK SUÇ DEĞİLDİR. ÖZGÜR BASIN SUSTURULAMAZ!

Türkiye’de medyanın neredeyse tamamına yakını kontrolünde olan iktidar, toplumun haber alma özgürlüğünü engelleme, yurttaşı bilgisizleştirme ve kamu yararına zarar veren eylemleri gözden uzak tutmaya çalışan tutum ve antidemoktatik uygulamalarıyla tarihe geçecek. Son 23 yıllık süreçte 12 bini aşkın gazeteci işsiz kalmış, yüzlerce yayın organı kapatılmış, bine yakın gazeteci de tutuklandı. Türkiye Gazeteciler Sendikası’na (TGS) göre halen cezaevinde halen tutuklu 18 gazeteci bulunmaktadır.

Topluma yönelik baskıların gittikçe arttığı ve basın özgürlüğünün çok açık bir şekilde engellendiği ülkemizde,  demokrasi için mücadele ettiğini ifade eden muhalefet partilerinin de medyaya yönelik tutumu tartışmalıdır. İktidarın yanı sıra muhalefet cephesinde de siyaset-medya ilişkilerinin kirlendiği, bazı gazetecilerin para alarak yandaşlık yaptığı iddia edilmektedir. Bunlar son derece kirli, etik olmayan davranış biçimleridir ve bu gibi kişilerin asla medya dünyasında barındırılmaması gerekmektedir. 

Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne göre gazeteciler, haber kaynağı olarak kişi ve kurumlarla iletişimlerini meslek ilkeleri çerçevesinde yürütmelidir. Gazeteci; etik ilkelere bağlı kalarak, herhangi bir kaynaktan telkin, tavsiye almadan ve maddi çıkar sağlamadan mesleğini dürüst bir şekilde yapmalıdır. Güçsüzün, yoksulun ve sesini duyuramayanların sesi olmakla yükümlüdür.

ATGB olarak, tüm meslektaşlarımızı “Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi”ne uygun habercilik yapmaları çağrısında bulunuyoruz. “24 Temmuz Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü”nü bir kutlama gibi değil de, sorumluluklarımızı ve yükümlülüklerimizi bir kez daha hatırlatma günü olarak benimsiyoruz.

ATGB olarak her yıl olduğu gibi bu yıl da iktidara yönelik mesajlarımızı yineliyoruz:
Medyaya yönelik siyasi ve ekonomik baskılardan vazgeçilsin!
Haberciliğe sansür uygulamalarına son verilsin!
Cezaevindeki gazeteciler derhal serbest bırakılsın!

Gazetecilik suç değildir!
Özgür Basın susturulamaz!

Avrupa Türk Gazeteciler Birliği adına
Başkan Recai Aksu

ATGB ONUR ÜYESİ, TGC ONUR KURULU BAŞKANI, GAZETECİ, CHP ESKİ GENEL BAŞKANI ALTAN ÖYMEN’İ KAYBETTİK. BAŞTA AİLESİ OLMAK ÜZERE MEDYA VE SİYASET DÜNYASININ BAŞI SAĞOLSUN.

TGC (Türkiye Gazeteciler Cemiyeti) Üyesi, 2003 Burhan Felek Basın Hizmet Ödülü, Basın Şeref Kartı sahibi ve TGC Onur Kurulu Başkanı Altan Öymen 19 Temmuz 2025 Cumartesi günü İstanbul’da 93 yaşında hayatını kaybetti.

Gazetecilik mesleğine uzun yıllarını veren deneyimli gazeteci ve siyasetçi kimliğiyle hemen her kesimden insanın takdirini kazanmış Altan Öymen, dürüstlüğüyle ve birleştirici misyonuyla hem medya hem de siyaset dünyasında saygın bir yer edindi. 93 yaşında olmasına rağmen, yazı yazmaya ve içinde yaşadığımız kritik süreçte de CHP içinde birleştirici rolünü sürdürmeye son ana kadar devam etti.

Altan Öymen için 21 Temmuz 2025 Pazartesi (bugün) Ankara’da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde devlet töreni düzenleniyor. Aynı gün öğleden sonra CHP Genel Merkezi’nde anma töreni yapılacak. Öymen’in cenaze namazı ise 22 Temmuz Salı günü öğle namazının ardından Teşvikiye Camisi’nde kılındıktan sonra Zincirlikuyu Mezarlığı’na toprağa verilecek.

ALTAN ÖYMEN KİMDİR?
1932 yılında İstanbul’da doğdu. 1955 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni bitirdi. Ulus, Akşam, Cumhuriyet, Milliyet gazetelerinde muhabir, röportajcı, yönetici, yazar, başyazar olarak göreve yaptı. Anka Ajansı’nı kurduktan sonra, yurtiçi ve yurtdışı radyo ve televizyonlara haber yayını ve belgeseller hazırladı. 1961’deki Kurucu Meclis üyeliğinden başlayarak politikada da aktif görevler aldı. Milletvekilliği, bakanlık, parti ve grup yöneticiliği ve son olarak CHP genel başkanlığı görevinde bulundu. “Sedat Simavi Radyo ve Televizyon Ödülü” ve “TGC Burhan Felek Basın Hizmet Ödülü” başta olmak üzere çeşitli ödüller kazandı. Evli ve iki çocuk babası ve “Basın Şeref Kartı” sahibi olan Öymen’in Türkiye siyasetine ayna tutan çok sayıda kitabı yayınlandı.

Yeri doldurulamayacak deneyimli bir meslekdaşımızı ve değerli bir büyüğümüzü kaybettik. İktidarın, gazetecilere yönelik baskısının her gün şiddetini arttırdığı günümüzde onun gibi birleştirici ve etik siyaseti tercih eden insanlara ihtiyacımız var. ATGB olarak basın ve düşünce özgürlüğünü korumaya ve onların haklarını savunmaya devam edeceğiz.

Toplumların “haber alma ve iletişim” hakları ellerinden alınamaz!
Özgür basın susturulamaz!
Gazetecilik suç değildir!

Avrupa Türk Gazeteciler Birliği adına
Başkan Recai Aksu

TÜRKİYE’NİN EN ÇOK İZLENEN İKİ TV KANALI AYNI GÜN KARARTILACAK! BUGÜN DE GAZETECİ TİMUR SOYKAN GÖZALTINA ALINDI.. HALK TV, SÖZCÜ TV VE GAZETECİLER SUSARSA TÜRKİYE SUSAR!

Türkiye’de basın özgürlüğü ve demokratik haklara yönelik baskılar artarak devam ediyor. AKP iktidarı sadece Türkiye’de değil dünyada bir ilki başarmak üzere!.. Türkiye’nin en çok izlenen muhalif tv kanallarından HALK TV ve SÖZCÜ TV aynı gün (8 Temmuz 2025) RTÜK tarafından 10 gün süreyle karartılacak. RTÜK, ayrıca TELE1 ve NOW TV kanallarına da idari para cezası verdi. Muhalif tv kanallarına yapılan bu adaletsiz, hukuku hiçe sayan zorbaca kararları ATGB olarak protesto ediyoruz. Demokratik ülkelerde toplumların “olmazsa olmaz”ı olan kitle iletişim hakları hiçbir şekilde engellenemez. Adaleti ve hukuku yok sayan bu uygulamalar gösteriyor ki, yaşadığımız ülke “tek adam” rejimiyle anti-demokratik bir biçimde yönetiliyor.

Gün geçmiyor ki, gazeteciler tutuklanmasın. Henüz bu bildiriyi yayına veremeden gazeteci arkadaşımız Timur Soykan’ın da “X” paylaşımlarından dolayı gözaltına alındığını öğrendik. Yirmiüç yıldır hüküm süren AKP iktidarı, MHP desteği ile demokratik tüm değerleri imha ederek, hukuk dışı uygulamaları hayata geçirmeye devam ediyor. Tüm bunların yanısıra ana muhalefet partisi CHP’ye yönelik “parçalama” stratejisini de hak-hukuk dinlemeksizin sürdürmeye devam ediyor. Büyük şehirlerdeki hemen tüm CHP belediyelerinin başkanları gözaltına alınıyor, tutuklanıyor. İktidar, son anketlere göre seçmen oyunun sadece % 30’unu alabilmesine karşın muhalefete ve topluma yönelik şiddetini her gün daha çok arttırıyor. Gazeteciler tutuklanıyor, tv kanalları kapatılıyor.

Avrupa, Türkiye’de yaşanan bu kaygı verici gelişmeleri elbette takip ediyor. Ancak, her zamanki gibi “yaşananlar Türkiye’nin iç meselesi, biz sadece izlemekle yetiniriz” düşüncesiyle AKP iktidarının yoluna devam etmesini sağlıyor, onaylıyorlar. İronik bakmak gerekirse; aslında Türkiye’de herşey AB/D’nin istediği ve öngördüğü şekilde devam ediyor.

Avrupa Türk Gazeteciler Birliği (ATGB) olarak, adaletin bağımsızlığını ve hukuk devletinin özgürce karar verme yetkisini yeniden kazanmasını talep ediyoruz ve “Gazetecilik suç değildir!” diye bir kez daha haykırıyoruz. AKP’nin 23 yıllık iktidarında olduğu gibi, biz gazeteciler, her zaman gerçeği yazmaktan asla vazgeçmeyeceğiz!

Toplumların “haber alma ve iletişim” hakları ellerinden alınamaz!
Özgür basın susturulamaz!
Gazetecilik suç değildir!

Avrupa Türk Gazeteciler Birliği adına
Başkan Recai Aksu

ZENGİN MİZAH TARİHİMİZİN AYAKTA KALAN SON DERGİSİ LEMAN’A YAPILAN HAKSIZ LİNÇ GİRİŞİMİNİ, HEDEF GŌSTERME VE ŞİDDET EYLEMLERİNİ KINIYORUZ!

Düşünce ve ifade özgürlüğünü ilke edinmiş Avrupa Türk Gazeteciler Birliği olarak, Leman dergisinde yayınlanan bir karikatüre yönelik hedef gösterme ve şiddet eylemlerini şiddetle kınıyoruz. Haksız ve tehlikeli bir provokasyonla karşı karşıya olduğumuzun bilinmesini istiyoruz. Basın ve düşünceyi ifade, yayınlama özgürlüğü çoğulcu demokrasinin temel taşlarındandır. Toplumsal kesimlerin hassasiyetlerini anlamakla birlikte, mala ve cana zarar verilmesini kabul etmemiz mümkün değildir. Yanlış anla/şıl/manın yarattığı sorunları tehdit ve şiddetle değil, barışçı bir dille çözmeye davet ediyoruz!.

Türkiye’de mizah hemen her dönemde baskılanmış ve yasaklanmıştır. Cumhuriyet öncesi, Teodor Kasap’ın 1870 yılında çıkardığı “Diyojen” dergisinden günümüze, Ali Bey, Ay Dede, Güleryüz ve Marko Paşa, Akbaba ve Papağan gibi dergiler dönemin siyasi otoritelerince toplatıldı, kapatıldı. Yakın geçmişte, Gırgır dergisi de 12 Eylül 1980 darbesi sonrası kapatıldı. Aynı dergi, yıllar sonra Sözcü gazetesinin mizah eki olarak çıkarıldığında da bu kez “Hz Musa” karikatürü nedeniyle toplatıldı ve süresiz kapatıldı  (17 Şubat 2017). Görüldüğü gibi zengin bir mizah tarihine sahip ülkemizde bugün sadece Leman dergisi ayakta ve hayatta kalmaya çalışıyor. 

Sadece ülkemizde değil tüm dünyada kan kaybı yaşayan karikatür her türlü baskıya ve engellemeye rağmen gerçek bir “var olma” mücadelesi vermektedir. Karikatürün toplumlara ayna tutması, onların sessiz çığlığı olması siyasi otoriteler için bazen rahatsız edici olabiliyor. Karikatür okumak belli bir kültür, birikim ve zeka gerektirir. Yazısız karikatürlerin algısında yanılma yaşanabilir, bu doğaldır. Ama balonda yazılanları ve çizgilerdeki ifadeleri gerçek dışı ve etik olmayan bir şekilde yorumlamak düşünce ve mizah özgürlüğüne aykırıdır. İçişleri Bakanı’nın bu yöndeki beyanatı karikatür sanatına indirilmiş siyasi bir darbedir!. 

Leman dergisinin dört çalışanı gözaltına alındı. Aynı gün, aşırı sağcı gruplar Leman dergisinin merkezini basarak maddi zarar verdiler. Çevrede kafelerde oturan gençlere saldırdılar. Güvenlik görevlileri onları engellemek yerine izlemekle yetindi. Görünen o ki; dergi toplatılmakla kalmayacak, kapatılacak ve gözaltılar da tutuklamaya dönüşecek. Büyük olasılık, 1870 yılından bu yana zengin bir mizah arşivinin son temsilcisi Leman’ın da kapısına kilit vurulacak.

Basın ve Düşünce Özgürlüğü kısıtlanamaz!..
Gazetecilik suç değildir!..
Karikatür/cülük suç değildir!..

ATGB Yönetim Kurulu adına 
Başkan: Recai Aksu 
2.Başkan: Karikatürist Erdoğan Karayel

Tutuklanan Fatih Altaylı derhal serbest bırakılmalıdır!

Türkiye’de hemen her gün gazetecilere ve yazılı-görsel medyaya yönelik baskılar giderek artıyor. Son olarak, usta gazeteci Fatih Altaylı tutuklandı. Altaylı ile birlikte Türkiye’de tutuklu gazeteci sayısı 19’e çıktı. Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın son güncel (Nisan 2025) verilerine göre tutuklu gazeteci sayısı Altaylı bile birlikte 19 gazeteciye ulaştı.

Gazeteci Fatih Altaylı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik ‘tehdit içerdiği’ öne sürülen ifadeler nedeniyle başlatılan soruşturma kapsamında İstanbul’daki evine gelen ekipler tarafından 21 Haziran 2025 Cumartesi gecesi gözaltına alındı. Altaylı 20 Haziran 2025 tarihli Youtube kanalında yaptığı yorum sonrası önce göz altına alındı sonra tutuklandı.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin (TGC) dediği gibi, “Fatih Altaylı’nın gözaltına alınmadan önce Cumhurbaşkanlığı danışmanlarından ‘suyun ısınıyor’ diye açıklama gelmesi ise basın özgürlüğü açısından bir tehdittir. Kabul edilemez. Meslektaşımız bir an önce serbest bırakılmalıdır” görüşüne biz de ATGB olarak katılıyoruz.

Türkiye’de adalet ve hukukun iktidar tarafından siyasi amaçlara alet edilmesi hiç bir dönemde bu boyutlara ulaşmamıştı. 2002 yılından bu yana Avrupa çapında faaliyetlerini yürüten Avrupa Türk Gazeteciler Birliği (ATGB) olarak, Türkiye’de medyaya ve gazetecilere yönelik baskıların bir an önce son bulmasını talep ediyor ve “Gazetecilik suç değildir!” diye bir kez daha haykırıyoruz. AKP’nin 23 yıllık iktidarında olduğu gibi, biz gazeteciler, her zaman gerçeği yazmaktan asla vazgeçmeyeceğiz!

Gazetecilik suç değildir!
Türkiye’deki meslektaşlarımız yalnız değildir!

Avrupa Türk Gazeteciler Birliği Yönetim Kurulu adına
Başkan Recai Aksu

ATGB KRT EMEKÇİLERİYLE DAYANIŞMADA!..

28 Mart 2025’ten bu yana maaşlarını alamayan KRT emekçileri 4 Haziran’dan bu yana “iş görmekten kaçınma hakları”nı kullanarak canlı yayını durdurdular.

Bu tarihten itibaren KRT sadece banttan yayın yapıyor ve emekçilerin haklarını gaspetmeye devam ediyor.
Alın terlerinin karşılığı olan maaşları başta olmak üzere “temel çalışan hakkı” olan yemek ücretlerini de alamayan KRT emekçileri kanal binasının önünde direniş nöbetlerine devam ediyor.

ATGB olarak, KRT emekçilerinin bu direnişine sahip çıkıyor ve destekliyoruz. Gazeteciliğin vazgeçilmez unsuru olan “editoryal bağımsızlık” haklarına bir an önce kavuşmaları ve mesleklerini onurlu bir şekilde icra edebilmeleri için KRT yönetimini uyarıyor ve vicdan sahibi herkesi bu emek mücadelesinin yanında olmaya ve destek vermeye davet ediyoruz.

Gazetecilik Suç Değildir!

ATGB Yönetim Kurulu adına
Başkan Recai Aksu

“3 MAYIS DÜNYA BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ GÜNÜ” Kutlu Olsun.GAZETECİLİK SUÇ DEĞİLDİR!

Sizlerin de bildiği gibi Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 1993 yılında aldığı kararla “Basının demokrasiyi korumaktaki rolünü vurgulamak, etik gazeteciliği ön plana çıkarmak ve dünyada basının sansür edildiği ülkelerdeki gazetecilerin durumuna dikkat çekmek” amacıyla “3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü” tüm dünyada kutlanıyor. 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü aynı zamanda görevini yaparken öldürülen gazetecileri anmak ve ülkelerdeki yetkililere sorumluluklarını hatırlatmak amacıyla kutlanıyor.

Türkiye’de basın özgürlüğü var mı ki “3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü” nü kutlayalım?İktidarı ve onun politikalarını desteklemeyen onlarca gazeteci işinden oldu, AKP politikalarına yönelik en ufak eleştirileri nedeniyle gazetelerden, televizyon kanallarından kovuldu. Kritik davalarda alınan gizlilik kararları, iktidarı rahatsız eden haberlere getirilen erişim yasakları, RTÜK ve Basın İlan Kurumu (BİK) aracılığıyla hizaye çekmeler ve ekonomik baskılar ile gazetecilere sosyal medya paylaşımları nedeniyle açılan davalar ve tutuklamalar Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğünün olmadığını gösteriyor. Her şeye rağmen kamuoyuna gerçeği ulaştırmaya çalışan gazetecilerin mücadelesi anlamlı ve önemlidir. Gazetecilerin yaptığı haberlerinin gözaltı ve tutuklama gerekçesi sayıldığı, sansürün ve otosansürün yaygınlaştığı bir Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğünün ne anlama geldiği çok açıktır.

Bugüne kadar yayınlanan ulusal ve uluslararası basın-yayın meslek örgütlerinin raporları, sürgün edilen, işsiz bırakılan, sansür ve otosansüre zorlanan ve yaşamı tehdit edilen gazetecilerin durumu, Türkiye’deki basın ve ifade özgürlüğünü yeterince ifade ediyor. IPI (Uluslararası Basın Enstitüsü) ‘Medyanın yüzde 95’inin hükümetin kontrolünde olduğunu belirten bir rapor yayınladı.

Uğur Mumcu her zaman olduğu gibi yolumuzu aydınlatıyor. Karanlık güçler tarafından katledilen Uğur Mumcu, sır saklayan, haber ve bilgi kaynağını gizlemesini bilen, gerektiğinde hükümetlere ve güç odaklarına karşı savaşmayı göze alan bir gazeteciydi. O’nun yolunda yürümeye çalışan gazeteciler olarak ifade ve basın özgürlüğü, halkın haber alma ve gerçekleri öğrenme hakkı için mücadele etmeye devam edeceğiz. Basın ve ifade özgürlüğünü savunmaya devam edeceğiz ve susmayacağız.

Türkiye’de medya özgür değil. Gazeteciler sansürleniyor, kovuluyor, hapse atılıyor. Basının önündeki engellerin, baskıların, sansürün ortadan kaldırıldığı günler dileğiyle, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü tüm basın ve medya emekçilerine kutlu olsun!

Gazetecilik Suç Değildir!

Avrupa Türk Gazeteciler Birliği
Yönetim Kurulu adına
Başkan Recai Aksu

Gözaltına alınan Timur Soykan ve Murat Ağırel derhal serbest bırakılmalıdır!

Türkiye’de hemen her gün gazetecilere ve yazılı-görsel medyaya yönelik baskılar giderek artıyor. Son olarak, bir yasadışı bahisçinin kendisine yönelik tehdit ve şantaj yapıldığı iddiasıyla suç duyurusunda bulunmasıyla gazeteciler Timur Soykan ve Murat Ağırel her zaman olduğu gibi yine sabahın erken saatlerinde evlerine yapılan baskınla Emniyet Müdürlüğü’ne götürülerek gözaltına alındılar.

Her iki gazeteci dostumuzun gözaltına alınma nedeni, halen yürütülmekte olan bir soruşturmada sanık durumunda bulunan Flash Tv sahibi Erkan Kork’un her iki gazetecinin de kendisine yönelik tehdit ve şantajda bulunduğu iddiası olduğu belirtiliyor. Gerçekten çok traji-komik bir suç duyurusu! Aynı zamanda yargının kimlere ve nasıl hizmet ettiği konusunda da son örneklerden birini teşkil ediyor.

Türkiye’de adalet ve hukukun iktidar tarafından siyasi amaçlara alet edilmesi hiç bir dönemde bu boyutlara ulaşmamıştı. 2002 yılından bu yana Avrupa çapında faaliyetlerini yürüten Avrupa Türk Gazeteciler Birliği (ATGB) olarak, Türkiye’de medyaya ve gazetecilere yönelik baskıların bir an önce son bulmasını talep ediyor ve “Gazetecilik suç değildir!” diye bir kez daha haykırıyoruz. AKP’nin 23 yıllık iktidarında olduğu gibi, biz gazeteciler, her zaman gerçeği yazmaktan asla vazgeçmeyeceğiz!

Gazetecilik suç değildir!

Türkiye’deki meslekdaşlarımız yalnız değildir!

Tv kanallarının haber alma ve iletişim özgürlüğü kısıtlanamaz!

Avrupa Türk Gazeteciler Birliği Yönetim Kurulu adına

Başkan Recai Aksu