Almanya’da 1 milyon civarında Türkçe konuşan insanın yaşadığı Kuzey Ren Vestfalya eyaletinin küçük bir bölgesi, geçtiğimiz yıllar içinde ciddi bir Türkçe yayın başarısına sahne oldu.
Almanca ve belli bir konuda başladığı yayıncılığını Türkçe “Bizim Aachen” ile sürdüren Günal Günal, Türkçe gazetelerin ve Türkçe yayıncılığın sorunları, Türk gazetelerinin çöküş süreci ve kendi başarısının nedenleri üzerine sorularımızı yanıtladı.
Türk gazetelerinin toplam satışları, 2016 yaz ayları itibariyle, 15 yıl öncesinin % 10’una kadar düştü. Hatta bu rakam belki daha da düşük. Ancak her durumda, en çok satan tek gazetenin bu yaz 6 bini biraz geçen bir satış bandıyla, geçen yıllar içinde okurlarının neredeyse 95’ine yakın bir bölümünü yitirdiğini söyleyebiliriz. Sizce bu gelişme neden normal? Ya da normal mi bu çöküş?
GÜNAL GÜNAL – Bundan bir ay önce Almanya’ya gelişimin 25’inci yılı doldu, yani çeyrek asır. İsterseniz ben konuyu geldiğim yıllardan bugüne doğru özetlemeye çalışayım. İlk yıllarda gittiğim her ortamda, (cafeler, berberler, evler) bir Türkçe gazete mutlaka görüyordum, bu da o dönemlerde gazetelerin okunduğunu, insanların hâlâ geldikleri yerdeki gelişmelere ilgi duymakta olduklarını gösteriyordu bana göre. Hatta daha ilginci, o dönemde Türkiye’de çıkan gazeteler bir gün sonra buraya gelirdi, yani gelişmeler bir gün geriden takip edilirdi ve gazetelerin içerikleri de tamamen Türkiye idi. O dönemde yeni olmamdan ve yeterince Almanca bilmememden dolayı çevremdeki gelişmeleri WDR radyosunun yarım saatlik Türkçe haber programından takip ederek öğrenirdim. Türkçe Televizyon kanalı olarak da sadece TRT İNT vardı. Bence bu dönemler Türkçe gazetelerin altın çağlarıydı.
MAKİNE DEĞİL İNSAN ÖNEMLİYDİ
Aradan geçen yıllar içinde bu gazeteler Avrupa sayfaları, Avrupa ekleri çıkartarak buradaki gündeme de yer vermeye başladılar, çünkü insanların artık yaşadıkları yerdeki gelişmelerden de haberdar olmak istediklerini fark ettiler. Bu sıralarda Avrupa’ya yönelen Türkiye gazetelerinin sayısı arttı, fakat bazıları pazarda yeterli pay edinemeyince geri çekildi. Aynı dönemlerde çanak antenlerle Türkiye’deki birçok yayın kanalı Avrupa’ya yayın yapmaya başladı, bunun sonucu olarak da görsel medya gazete satışlarını biraz geriletti. Evlere gazete alma oranları düştü, geriye sadece Türkiyelilerin ortak buluşma alanları olan kahveler, dernekler ve camiler gibi yerler kaldı. Daha yakın zamanlara gelince, en büyük darbeyi internet ve sosyal medya indirdi yazılı basına. İnsanlarımız merak ettikleri gelişmeleri internet üzerinden takip etmeyi tercih eder oldular, özellikle genç kuşaklar. Hatta günümüzde sosyal medya üzerinden “son dakika”, “flash gelişme” şeklinde paylaşımlarla anında kitlelere ulaşılabiliyor, gazeteler ise bu gelişmeye ancak ertesi gün yer verebiliyorlar. İşte gazetelerin bugün eski rakamların yüzde 10’una gerileme süreci de böylece oluştu. Hatta büyük heveslerle Avrupa’da bürolar açan, matbaa satın alıp, baskıyı buralarda yapan Türkiye gazeteleri günümüzde bundan vazgeçerek, tüm işlerini tekrardan Türkiye’den yürütmeye çalışmaktalar. Bundan sonrası da bence çok parlak gözükmüyor. Bu çöküş normal ve öngörülebilir bir durumdu.
Türk günlük gazetelerindeki bu korkunç gerilemeyi siz nasıl görüyorsunuz? Sadece okurların ilgisizliği ile mi açıklanmalı bu durum? Türkçe gazetelerin yıkımı sizce hangi sektörel nedenlere dayanıyor? Yani, Türk gazeteleri neler yaptı ve yapmadı ki, böyle ani bir bitişi yaşamaya başladı?
GÜNAL GÜNAL – “Bizim insanımız okumayı sevmiyor, okumayan bir toplumuz” gibi sözlere ben pek itibar etmiyorum. Türkiye’deki gazete ve kitap satışlarının düşük olması bir gerçek olmakla birlikte benim kastetmek istediğim farklı bir şey. Bu gazeteler, okurlarına onların ilgisini çekecek haber ve bilgiyi yeterince ulaştıramadılar. Bu konuda en başarılı oldukları alan ise spor sayfaları oldu ve bugün satılan gazeteler bence bu spor sayfaları için alınmakta.
Yani okuyucu ilgisizliğinin yanında, gazeteler Avrupa’da matbaalara, bürolara yatırım yaparken personel yetiştirmeye ve ciddi bir kadro oluşturmaya önem vermediler, yani insana yatırım yapmadılar. Diğer bir nedense, genelde tüm dünyada yazılı basın büyük bir hata yaparak, online sistemine de geçti. Hatta dünya çapında çok bilinen gazeteler kapandı, bazıları ise sadece online yayın hayatlarını sürdürmekteler. Bence kağıt üzerinde kalmalı ve yola böyle devam etmeliydiler. Türkiye gazetelerinin gerilemesinde yerel olarak çıkarılan gazete ve dergiler de az da olsa etkili oldular.
YENİ PROJELER
Türkçe okuyan insanlar yok değil. Sadece Almanya’da 3 milyon Türkiye kökenli insan yaşıyor. Bu insanların Türkçe gazetelere tamamen ilgisiz olduğu söylenemez. Ama gözle görünür bir biçimde yerleşik gazetelere karşı ilgisizler… Yani bir ilgi için neler olmalı bu sektörde? Yoksa her şey boşuna mı?
GÜNAL GÜNAL – Biraz önce bahsettiklerime dayanarak söyleyebileceğim tek şey artık çok geç olduğu. Bir tek çıkış yolu olabilir, ama Türkiye gazeteleri de buna yanaşmazlar. Herhangi bir yayınevi çıkıp “Ben sadece Avrupa’da yayınlanan ve burada oluşturacağım ciddi bir ekiple yeni bir gazete çıkarıyorum ve bunun içinde Avrupa’da yeni bir yatırım yapıyorum” demeli. Bunu da söyleyecek bir yayınevi bulmak oldukça zor ve hatta Avrupa’da bunu yapacak yeni bir yatırımcı bulmak da, bir o kadar zor.
Bütün bunlara rağmen böyle bir gereksinim var, bunu da ancak yerel bazda yaşam savaşı veren gazete ve dergilerin birlikteliği ile uzun zamana yayarak, belki gerçekleştirmek mümkün olabilir. Kısa vadede birbirine yakın yayın organları bir araya gelerek daha geniş bir alanda (birkaç şehirde) daha yüksek tirajlı bir yayın organına dönüşebilirler. Orta vadede ise bu, eyaletler düzeyine çıkarılabilir. Uzun vadede de tüm bu organların birleşmesiyle ülke ve hatta Avrupa çapında ciddi bir yayın organı hayal edebiliriz.
Türk gazetelerinin en tanınmış markaları dibe vurdu, ama Türkçe yerel basın diye bir tür mucize de var özellikle Almanya ve Avusturya’da. Eğer interneti de sayarsak, Türkçeli insanlar günlük Türkçe gazeteleri satın almıyor, ama haberlere ulaşmanın yolunu yine de bir biçimde buluyor. Özellikle haber sitelerinden kendine yarayanları seçebiliyorlar. Siz bu alanda Aachen gibi küçük bir bölgede ciddi bir başarının sahibisiniz. Yerel Türkçe basını nasıl değerlendiriyorsunuz? Avrupa’daki Türkçenin geleceği bu yerel gazetecilikte mi yatıyor?
GÜNAL GÜNAL – Almanya’ya geldiğim günden beri bulabildiğim Türkçe yerel gazete ve dergileri toplamaya, incelemeye ve arşivlemeye özen gösterdim. Yerel yayın organlarının Türkçenin geleceğinde payı vardır ancak öncelikle birçoğu kendi Türkçelerini düzeltmelidir.
Yerel basın konusundaki gözlemlerimi şöyle özetleyebilirim: Yayın hayatına başlayan birçok yerel gazete ve dergi ciddi ön planlamalar yapmadıkları için, maddi nedenlerden dolayı kısa sürede kapanmak zorunda kaldı. Parmakla sayılabilecek kadar yerel veya bölgesel yayın organı ise uzun soluklu olmayı başarabildi, onların da hakkını yememek lazım.
BAŞARIMIN KRİTERLERİ
Sizin, “Aachen ve çevresinde yarattığım bir başarı” olarak bahsettiğiniz dergimde, geçmişte yaşanan olumlu olumsuz örnekleri de dikkate alarak belirli kriterlerle yola çıktım. Bu temel kriterleri şöyle özetleyebilirim:
Çıkarmış olduğum Almanca yayın organları nedeniyle, Türkçe bir dergiye en fazla iki aylık periyotlarla zaman ayırabilirdim, bu nedenle dergimizi üç yıldır iki ayda bir çıkarıyoruz.
Gazete ve dergi kavramları pek dikkat edilmese de farklı içerikler taşıyor. Gazete o gün okunulur ve atılır, kimse gazeteyi pek saklamaz, oysa dergi daha uzun süreli okunma şansına sahiptir. Bugün birazı, yarın birazı okunabilir, yani daha uzun ömürlüdür. Bu nedenle dergi formatında karar kıldım. Aylık ya da iki aylık gazete olmaz, en fazla haftalık gazete olabilir.
Dikkatimi çeken en önemli neden şuydu: Alman yayın organlarında bizim insanlarımıza neredeyse hiç yer verilmiyordu. Yerel Alman medyasında çıkan genel profilimiz, çete savaşları, banka soygunu, cinayet vakalarında yer alan haberlere mevzu olmaktan öte değildi, bu nedenle dergimi güncel haberler yerine; yaşadığım bölgede kendi alanlarında güzel işler yapan, başarılara imza atan, kültürel çalışmalar yapan insanları, sanatla uğraşanları tanıtmayı; yaşadığımız fakat çok iyi tanımadığımız şehrimizi tanıtmayı ve bunun yanında belediyenin ve bazı kurumların Almanca bilmeyen veya az bilen vatandaşlarımıza Türkçe broşürlerle bilmeleri gereken yasal düzenlemeler ve uygulamalar hakkındaki bilgilendirmeyi, ana dillerinde aktarmayı hedef alan bir çizgi edindim… Haber yerine, yerel bilgiyi temel alan bir dergi.
Bir derginin içeriği kadar baskı ve kağıdının kalitesinin de önemli olduğunu fark ettim. Bu nedenle dergimin basım ve kağıt kalitesine önem verdim ve yaşadığım şehirdeki Alman dergileriyle rekabet edebilecek özellikte baskı ve kuşe kağıda karar verdim.
Derginin herhangi bir politik veya dini, mezhebi bir görüşü olmamalıydı. Bu sayede dergimiz her kesimden insana ulaşmalıydı.
Her eve bir dergi konseptiyle, nüfus oranımızdan yola çıkarak dergi adedini belirledik.
Yüzde 100 yerel bir dergi olmalıydı ve her yere dağıtılmalıydı.
Dergi her aşamada, katkı sunmak isteyen herkese açık olmalıydı.
Temelde bu kriterlerle çıkarttığım “Bizim Aachen” dergisi, üç yıldır aynı çizgide çıkmaktadır. Okurlarımızdan gelen haberlere de yer vermek konusundaki eleştirilere de cevap olabilmek amacıyla da “Sizin Aachen” diye yeni bir dergiye de başlamayı düşünüyoruz, bu tamamen okuyucudan gelen haberlerden oluşacak. Kendi alanında farklı bir dergi planlıyoruz.
Başka bir alandan, ani bir kararla basın sektörüne geçmiş birisi olarak aklıma gelen ilk şey bir Türkçe dergi olmadı. Almanya’da yaşayan biri olarak hedef kitlemi Almanlar ve hatta hâlâ yazılı basını okuma alışkanlığı olan bir nesile yönelik (50 yaş ve üzeri) bir dergiyi dokuz yıldır çıkarmaktayım. Bizim Aachen dergisi açık söylemek gerekiyor ki eksikliğini duyduğum ve ben yapmazsam başka birilerinin yapmayacağını düşündüğüm bir şeydi. Başarı dediğiniz şeyin belki de temeli şu: Alman mantığıyla bir Türkçe dergi çıkarıyorum, dergimizin internet adresi www.bizimaachen.de, orta vadedeki planlarım için de internette bir ismi şimdiden satın aldım: www.bizim.nrw… Fakat online dergi olarak değil, sadece dergimiz hakkındaki bilgilere online ulaşılabilecek internet siteleri.
Son olarak şunu söylemek isterim; yerel bazdan biraz daha ileriye gitmek istiyorsak güçlerimizi birleştirmeliyiz, bu alanda ben herkese, her yerde, her türlü katkıyı vermeye hazırım. Gerek birleşerek daha genel alanlarda Türkçe dergi çıkarma konusunda, gerekse de basın sektöründe olan dostlarımın, Almanca yayınlar çıkarma istekleri konusunda deneyimlerimden faydalanmak istemeleri halinde severek katkı sunabilirim. (FHF)
AACHEN – www.avrupa-kultur.eu