Merdan Yanardağ Serbest Bırakılmalıdır!

Gazetecilik Suç Değildir!
Merdan Yanardağ Serbest Bırakılmalıdır!
TELE1 TV’ye sabah saatlerinde operasyon düzenlendi. TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ, İstanbul Cumhuriyet Savcılığının açıklamasına göre casusluk suçlamasıyla gözaltına alındı.
TELE1’de Merdan Yanardağ’ın odasına arama yapıldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın açıklamasında, Merdan Yanardağ’ın İBB soruşturmasından tutuklu bulanan Necati Gün ile casusluk faaliyetinde bulunduğu iddia edildi.
TELE1’in ve bağımsız medyanın yayınlarından rahatsız olan iktidar, baskı ve sansür girişimini derinleştiriyor.
TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ’ın gözaltına alınmasıyla iktidarın baskıcı anlayışı açıkça görülüyor.
Merdan Yanardağ’a casusluk iddiasıyla soruşturma başlatılması başka türlü nasıl yorumlanabilir!
Merdan Yanardağ’ın gözaltına alınması TELE1’e, Merdan Yanardağ’a ve Türkiye’nin demokratik kamuoyuna ve güçlerine yönelik bir saldırı değil midir?
2002 yılından beri Avrupa çapında faaliyet gösteren ATGB olarak tüm dünyaya “Gazetecilik suç değildir” diye sesleniyoruz… Türkiye’deki gazetecilerin yalnız olmadığını herkesin bilmesini istiyoruz.
Türkiye’de medyanın hükümet kontrolüne girdiği, bağımsız ve özgür gazetecilerin susturulduğu bir ortamda bizlerin sessiz kalması düşünülemez.
Merdan Yanardağ’ı gözaltına alarak gazetecileri korkutamazlar, yıldıramazlar, sindiremezler.
Merdan Yanardağ derhal serbest bırakılmalıdır.
Bir kez daha sesleniyoruz: Gazetecilik Suç Değildir!
Özgür basın susturulamaz!

Avrupa Türk Gazeteciler Birliği (ATGB) Yönetim Kurulu adına
Recai Aksu – Başkan

24 TEMMUZ BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN MÜCADELE GÜNÜ’NDE BİR KEZ DAHA HAYKIRIYORUZ: GAZETECİLİK SUÇ DEĞİLDİR. ÖZGÜR BASIN SUSTURULAMAZ!

Türkiye’de medyanın neredeyse tamamına yakını kontrolünde olan iktidar, toplumun haber alma özgürlüğünü engelleme, yurttaşı bilgisizleştirme ve kamu yararına zarar veren eylemleri gözden uzak tutmaya çalışan tutum ve antidemoktatik uygulamalarıyla tarihe geçecek. Son 23 yıllık süreçte 12 bini aşkın gazeteci işsiz kalmış, yüzlerce yayın organı kapatılmış, bine yakın gazeteci de tutuklandı. Türkiye Gazeteciler Sendikası’na (TGS) göre halen cezaevinde halen tutuklu 18 gazeteci bulunmaktadır.

Topluma yönelik baskıların gittikçe arttığı ve basın özgürlüğünün çok açık bir şekilde engellendiği ülkemizde,  demokrasi için mücadele ettiğini ifade eden muhalefet partilerinin de medyaya yönelik tutumu tartışmalıdır. İktidarın yanı sıra muhalefet cephesinde de siyaset-medya ilişkilerinin kirlendiği, bazı gazetecilerin para alarak yandaşlık yaptığı iddia edilmektedir. Bunlar son derece kirli, etik olmayan davranış biçimleridir ve bu gibi kişilerin asla medya dünyasında barındırılmaması gerekmektedir. 

Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne göre gazeteciler, haber kaynağı olarak kişi ve kurumlarla iletişimlerini meslek ilkeleri çerçevesinde yürütmelidir. Gazeteci; etik ilkelere bağlı kalarak, herhangi bir kaynaktan telkin, tavsiye almadan ve maddi çıkar sağlamadan mesleğini dürüst bir şekilde yapmalıdır. Güçsüzün, yoksulun ve sesini duyuramayanların sesi olmakla yükümlüdür.

ATGB olarak, tüm meslektaşlarımızı “Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi”ne uygun habercilik yapmaları çağrısında bulunuyoruz. “24 Temmuz Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü”nü bir kutlama gibi değil de, sorumluluklarımızı ve yükümlülüklerimizi bir kez daha hatırlatma günü olarak benimsiyoruz.

ATGB olarak her yıl olduğu gibi bu yıl da iktidara yönelik mesajlarımızı yineliyoruz:
Medyaya yönelik siyasi ve ekonomik baskılardan vazgeçilsin!
Haberciliğe sansür uygulamalarına son verilsin!
Cezaevindeki gazeteciler derhal serbest bırakılsın!

Gazetecilik suç değildir!
Özgür Basın susturulamaz!

Avrupa Türk Gazeteciler Birliği adına
Başkan Recai Aksu

TÜRKİYE’NİN EN ÇOK İZLENEN İKİ TV KANALI AYNI GÜN KARARTILACAK! BUGÜN DE GAZETECİ TİMUR SOYKAN GÖZALTINA ALINDI.. HALK TV, SÖZCÜ TV VE GAZETECİLER SUSARSA TÜRKİYE SUSAR!

Türkiye’de basın özgürlüğü ve demokratik haklara yönelik baskılar artarak devam ediyor. AKP iktidarı sadece Türkiye’de değil dünyada bir ilki başarmak üzere!.. Türkiye’nin en çok izlenen muhalif tv kanallarından HALK TV ve SÖZCÜ TV aynı gün (8 Temmuz 2025) RTÜK tarafından 10 gün süreyle karartılacak. RTÜK, ayrıca TELE1 ve NOW TV kanallarına da idari para cezası verdi. Muhalif tv kanallarına yapılan bu adaletsiz, hukuku hiçe sayan zorbaca kararları ATGB olarak protesto ediyoruz. Demokratik ülkelerde toplumların “olmazsa olmaz”ı olan kitle iletişim hakları hiçbir şekilde engellenemez. Adaleti ve hukuku yok sayan bu uygulamalar gösteriyor ki, yaşadığımız ülke “tek adam” rejimiyle anti-demokratik bir biçimde yönetiliyor.

Gün geçmiyor ki, gazeteciler tutuklanmasın. Henüz bu bildiriyi yayına veremeden gazeteci arkadaşımız Timur Soykan’ın da “X” paylaşımlarından dolayı gözaltına alındığını öğrendik. Yirmiüç yıldır hüküm süren AKP iktidarı, MHP desteği ile demokratik tüm değerleri imha ederek, hukuk dışı uygulamaları hayata geçirmeye devam ediyor. Tüm bunların yanısıra ana muhalefet partisi CHP’ye yönelik “parçalama” stratejisini de hak-hukuk dinlemeksizin sürdürmeye devam ediyor. Büyük şehirlerdeki hemen tüm CHP belediyelerinin başkanları gözaltına alınıyor, tutuklanıyor. İktidar, son anketlere göre seçmen oyunun sadece % 30’unu alabilmesine karşın muhalefete ve topluma yönelik şiddetini her gün daha çok arttırıyor. Gazeteciler tutuklanıyor, tv kanalları kapatılıyor.

Avrupa, Türkiye’de yaşanan bu kaygı verici gelişmeleri elbette takip ediyor. Ancak, her zamanki gibi “yaşananlar Türkiye’nin iç meselesi, biz sadece izlemekle yetiniriz” düşüncesiyle AKP iktidarının yoluna devam etmesini sağlıyor, onaylıyorlar. İronik bakmak gerekirse; aslında Türkiye’de herşey AB/D’nin istediği ve öngördüğü şekilde devam ediyor.

Avrupa Türk Gazeteciler Birliği (ATGB) olarak, adaletin bağımsızlığını ve hukuk devletinin özgürce karar verme yetkisini yeniden kazanmasını talep ediyoruz ve “Gazetecilik suç değildir!” diye bir kez daha haykırıyoruz. AKP’nin 23 yıllık iktidarında olduğu gibi, biz gazeteciler, her zaman gerçeği yazmaktan asla vazgeçmeyeceğiz!

Toplumların “haber alma ve iletişim” hakları ellerinden alınamaz!
Özgür basın susturulamaz!
Gazetecilik suç değildir!

Avrupa Türk Gazeteciler Birliği adına
Başkan Recai Aksu

ZENGİN MİZAH TARİHİMİZİN AYAKTA KALAN SON DERGİSİ LEMAN’A YAPILAN HAKSIZ LİNÇ GİRİŞİMİNİ, HEDEF GŌSTERME VE ŞİDDET EYLEMLERİNİ KINIYORUZ!

Düşünce ve ifade özgürlüğünü ilke edinmiş Avrupa Türk Gazeteciler Birliği olarak, Leman dergisinde yayınlanan bir karikatüre yönelik hedef gösterme ve şiddet eylemlerini şiddetle kınıyoruz. Haksız ve tehlikeli bir provokasyonla karşı karşıya olduğumuzun bilinmesini istiyoruz. Basın ve düşünceyi ifade, yayınlama özgürlüğü çoğulcu demokrasinin temel taşlarındandır. Toplumsal kesimlerin hassasiyetlerini anlamakla birlikte, mala ve cana zarar verilmesini kabul etmemiz mümkün değildir. Yanlış anla/şıl/manın yarattığı sorunları tehdit ve şiddetle değil, barışçı bir dille çözmeye davet ediyoruz!.

Türkiye’de mizah hemen her dönemde baskılanmış ve yasaklanmıştır. Cumhuriyet öncesi, Teodor Kasap’ın 1870 yılında çıkardığı “Diyojen” dergisinden günümüze, Ali Bey, Ay Dede, Güleryüz ve Marko Paşa, Akbaba ve Papağan gibi dergiler dönemin siyasi otoritelerince toplatıldı, kapatıldı. Yakın geçmişte, Gırgır dergisi de 12 Eylül 1980 darbesi sonrası kapatıldı. Aynı dergi, yıllar sonra Sözcü gazetesinin mizah eki olarak çıkarıldığında da bu kez “Hz Musa” karikatürü nedeniyle toplatıldı ve süresiz kapatıldı  (17 Şubat 2017). Görüldüğü gibi zengin bir mizah tarihine sahip ülkemizde bugün sadece Leman dergisi ayakta ve hayatta kalmaya çalışıyor. 

Sadece ülkemizde değil tüm dünyada kan kaybı yaşayan karikatür her türlü baskıya ve engellemeye rağmen gerçek bir “var olma” mücadelesi vermektedir. Karikatürün toplumlara ayna tutması, onların sessiz çığlığı olması siyasi otoriteler için bazen rahatsız edici olabiliyor. Karikatür okumak belli bir kültür, birikim ve zeka gerektirir. Yazısız karikatürlerin algısında yanılma yaşanabilir, bu doğaldır. Ama balonda yazılanları ve çizgilerdeki ifadeleri gerçek dışı ve etik olmayan bir şekilde yorumlamak düşünce ve mizah özgürlüğüne aykırıdır. İçişleri Bakanı’nın bu yöndeki beyanatı karikatür sanatına indirilmiş siyasi bir darbedir!. 

Leman dergisinin dört çalışanı gözaltına alındı. Aynı gün, aşırı sağcı gruplar Leman dergisinin merkezini basarak maddi zarar verdiler. Çevrede kafelerde oturan gençlere saldırdılar. Güvenlik görevlileri onları engellemek yerine izlemekle yetindi. Görünen o ki; dergi toplatılmakla kalmayacak, kapatılacak ve gözaltılar da tutuklamaya dönüşecek. Büyük olasılık, 1870 yılından bu yana zengin bir mizah arşivinin son temsilcisi Leman’ın da kapısına kilit vurulacak.

Basın ve Düşünce Özgürlüğü kısıtlanamaz!..
Gazetecilik suç değildir!..
Karikatür/cülük suç değildir!..

ATGB Yönetim Kurulu adına 
Başkan: Recai Aksu 
2.Başkan: Karikatürist Erdoğan Karayel

ATGB KRT EMEKÇİLERİYLE DAYANIŞMADA!..

28 Mart 2025’ten bu yana maaşlarını alamayan KRT emekçileri 4 Haziran’dan bu yana “iş görmekten kaçınma hakları”nı kullanarak canlı yayını durdurdular.

Bu tarihten itibaren KRT sadece banttan yayın yapıyor ve emekçilerin haklarını gaspetmeye devam ediyor.
Alın terlerinin karşılığı olan maaşları başta olmak üzere “temel çalışan hakkı” olan yemek ücretlerini de alamayan KRT emekçileri kanal binasının önünde direniş nöbetlerine devam ediyor.

ATGB olarak, KRT emekçilerinin bu direnişine sahip çıkıyor ve destekliyoruz. Gazeteciliğin vazgeçilmez unsuru olan “editoryal bağımsızlık” haklarına bir an önce kavuşmaları ve mesleklerini onurlu bir şekilde icra edebilmeleri için KRT yönetimini uyarıyor ve vicdan sahibi herkesi bu emek mücadelesinin yanında olmaya ve destek vermeye davet ediyoruz.

Gazetecilik Suç Değildir!

ATGB Yönetim Kurulu adına
Başkan Recai Aksu

Gözaltına alınan Timur Soykan ve Murat Ağırel derhal serbest bırakılmalıdır!

Türkiye’de hemen her gün gazetecilere ve yazılı-görsel medyaya yönelik baskılar giderek artıyor. Son olarak, bir yasadışı bahisçinin kendisine yönelik tehdit ve şantaj yapıldığı iddiasıyla suç duyurusunda bulunmasıyla gazeteciler Timur Soykan ve Murat Ağırel her zaman olduğu gibi yine sabahın erken saatlerinde evlerine yapılan baskınla Emniyet Müdürlüğü’ne götürülerek gözaltına alındılar.

Her iki gazeteci dostumuzun gözaltına alınma nedeni, halen yürütülmekte olan bir soruşturmada sanık durumunda bulunan Flash Tv sahibi Erkan Kork’un her iki gazetecinin de kendisine yönelik tehdit ve şantajda bulunduğu iddiası olduğu belirtiliyor. Gerçekten çok traji-komik bir suç duyurusu! Aynı zamanda yargının kimlere ve nasıl hizmet ettiği konusunda da son örneklerden birini teşkil ediyor.

Türkiye’de adalet ve hukukun iktidar tarafından siyasi amaçlara alet edilmesi hiç bir dönemde bu boyutlara ulaşmamıştı. 2002 yılından bu yana Avrupa çapında faaliyetlerini yürüten Avrupa Türk Gazeteciler Birliği (ATGB) olarak, Türkiye’de medyaya ve gazetecilere yönelik baskıların bir an önce son bulmasını talep ediyor ve “Gazetecilik suç değildir!” diye bir kez daha haykırıyoruz. AKP’nin 23 yıllık iktidarında olduğu gibi, biz gazeteciler, her zaman gerçeği yazmaktan asla vazgeçmeyeceğiz!

Gazetecilik suç değildir!

Türkiye’deki meslekdaşlarımız yalnız değildir!

Tv kanallarının haber alma ve iletişim özgürlüğü kısıtlanamaz!

Avrupa Türk Gazeteciler Birliği Yönetim Kurulu adına

Başkan Recai Aksu

Avrupa’nın vicdanı ve adaleti nerede?

“ATGB” olarak soruyoruz: Suriye’de kitlesel katliamlarla “insanlık suçu” işleniyor.

Avrupa’nın vicdanı ve adaleti nerede?

Suriye’de, etnik ve dini bir temizlik yaşanıyor. Başta Aleviler olmak üzere, bölgede yüzyıllardır yaşayan Ezidiler, Dürziler ve Hıristiyanlar katlediliyor. Bugüne kadar 5 binden fazla kişi öldürüldü, 12 bin kişi zorla kaçırıldı ve 40 bin kişi de kısa sürede tutuklanarak bilinmeyen yerlere götürüldü. İngiltere merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’ne (SOHR) göre, Tartus ve Hama vilayetleri başta olmak üzere 29 yerleşim yerinde toplu katliamlar gerçekleştirildi.

El Kaide bağlantılı terör örgütü HTŞ’nin (Hayat Tahrir el-Şam) gerçekleştirdiği saldırılarda, kadınlar ve çocuklar dahil olmak üzere binlerce masum insan katledildi. Rejime bağlı güçlerin kaydettiği sosyal medyaya düşen görüntüler, bu barbarlığın boyutlarını tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyorken, Avrupa sessizliğini koruyor. Özellikle sosyal demokrat ve Yeşil çizgideki siyasetçilerden işlenen insanlık suçlarına yönelik ciddi bir tepki gelmiş değil.

Avrupa medyası yine bildiğimiz gibi: Görmüyor, duymuyor, konuşmuyor.

“İnsan Hakları” söylemiyle dünyaya ahlâk dersi vermeye çalışan Avrupa Birliği ortada yok. İsrail’in “kendini savunma hakkına” karşı sokaklara dökülen “woke” siyasetçiler, şimdi neden suskun? “Kadın hakları, azınlıkların korunması, din ve vicdan özgürlüğü” diyenler, Suriye’de kadınlar ve çocuklar infaz edilirken neden görmezden geliyor?

Bu soruların cevabı utanç verici bir gerçeklikte saklı: İkiyüzlülük!

Suriye’de “rejim karşıtı” olarak yıllarca desteklenen yapılar, bugün terörün ta kendisi oldu. Avrupa ise bu yapılanmaları hâlâ “muhalif” olarak görmeye devam ediyor.

AB, geçtiğimiz günlerde Brüksel’de düzenlenen bir konferansta, Suriye’ye yönelik 5,8 milyar avro yardım taahhüdünde bulundu. Bu paralar gerçekten Suriye halkına mı gidiyor yoksa masumları katleden terör şebekelerine mi?

Kısacası, Avrupa’nın desteği, terörü besleyen yapılarla mı buluşuyor?! Benzer politikayı Filistin’de de görüyoruz. Sadece sivil halk değil, görevi başındaki gazeteciler dahi katlediliyor ve Filistin’de ölen gazeteci sayısı 209’a çıktı.

Bölgedeki katliamların sona ermesi yönünde dile getirilen talepleri ATGB olarak biz de yineliyoruz:

•⁠  ⁠⁠BM ve uluslararası toplumu, Suriye’de insan hakları ihlallerinin yerinde tespit edilmesi için derhal kalıcı bir gözlem misyonu göndermeye çağırıyoruz!

•⁠  ⁠⁠Aleviler ve diğer azınlıklar için, Keseb’de acil bir insani yardım koridor açılmasını ve hastaların güvenli geçişinin sağlanmasını talep ediyoruz!

•⁠  ⁠⁠BM barış gücünün acilen bölgeye gönderilerek can ve mal güvenliğinin sağlanmasını istiyoruz!

HTŞ ve benzeri yapılar terör örgütüdür ve her türlü desteğin dışında tutulmalıdır. Aksi takdirde, bu yardımların katliamlara hizmet ettiği gerçeğiyle Avrupa yüzleşmek zorunda kalacaktır. On binlerce insanın katledildiği, kaçırıldığı ve hapsedildiği bu vahşete sessiz kalmak, faili meçhullara değil, açık faillerin suçuna ortak olmaktır,  aynı vahşetin Avrupa sokaklarına sıçramasına da göz yummaktır!

Avrupa Türk Gazeteciler Birliği (ATGB) olarak çağrımızdır:

•⁠  ⁠Avrupa Birliği, Suriye’deki katliamları, soykırımı görmezden gelmeyi bırakmalıdır!

•⁠  ⁠Terörü kınayan değil, doğrudan durduran politikalar üretmelidir!

•⁠  ⁠Uluslararası medya, “çatışma” diyerek katliamı aklamaya derhal son vermelidir.

•⁠  ⁠⁠ Gazetecilik suç değildir!.

Avrupa Türk Gazeteciler Birliği Yönetim Kurulu adına

Başkan Recai Aksu

RTÜK, MUHALİF TV KANALLARINA CEZA YAĞDIRDI!..

Türkiye’de gazetecilere ve yazılı-görsel medyaya yönelik baskılar giderek artıyor. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu başta olmak üzere CHP belediye başkanları ve çalışanlarının tutuklanmasının ardından Şişli Belediyesi’ne de kayyum atanmasının ardından bu kez gelişmeleri haber yapan tv kanallarına RTÜK ceza yağdırdı.

Sözcü Tv’ye şimdiye kadar uygulanan cezaların çok üstünde bir kararla 10 gün ekran kapatma cezasını Tele 1, Halk TV ve Now TV’ye de idari para cezası ile program durdurma cezası verilmesini ve RTÜK’ün ayrıca, Fatih Altaylı ve İlker Canikligil’in YouTube kanallarına -72 saat içerisinde lisans alınmaması halinde- erişim yasağı getirme kararını kınıyoruz.

Türkiye’de adalet ve hukukun iktidar tarafından siyasi amaçlara alet edilmesi bu denli boyutlara ulaşmamıştı. 2002 yılından bu yana Avrupa çapında faaliyetlerini yürüten Avrupa Türk Gazeteciler Birliği (ATGB) olarak, Türkiye’deki adaletin bağımsızlığını ve hukuk devletinin özgürce karar verme yetkisini yeniden kazanmasını talep ediyoruz ve “Gazetecilik suç değildir!” diye bir kez daha haykırıyoruz. AKP’nin 23 yıllık iktidarında olduğu gibi, biz gazeteciler, her zaman gerçeği yazmaktan asla vazgeçmeyeceğiz!

Avrupa Türk Gazeteciler Birliği (ATGB) olarak Türkiye’deki meslektaşlarımızla ve RTÜK’ün gazabına uğrayan Tv kanallarıyla dayanışma duygularımızı iletiyor, laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti için mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz. “Haber Alma ve İletişim Özgürlüğü” kapsamında sadece görevlerini yapan gazeteci arkadaşlarımıza ve çalıştıkları Tv kanallarına verilen cezalar kabul edilemez!.

Gazetecilik suç değildir!

Türkiye’deki meslekdaşlarımız yalnız değildir!

Tv kanallarının haber alma ve iletişim özgürlüğü kısıtlanamaz!

Avrupa Türk Gazeteciler Birliği Yönetim Kurulu adına

Başkan Recai Aksu

TÜRKİYE’DE GAZETECİLERE ŞAFAK OPERASYONU!!

Türkiye’de basın özgürlüğü ve demokratik haklara yönelik baskılar artarak devam ediyor. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu başta olmak üzere CHP belediye başkanları ve çalışanlarının önce gözaltına alınıp sonra tutuklanmasının ve Şişli Belediyesi’ne kayyum atanmasının yanı sıra her zaman olduğu gibi sadece görevini yapan gazetecilere yönelik uygulamalar da ne yazık ki devam ediyor.

Milyonlarca insanın ülke genelinde sokaklara çıkmasına neden olan süreçte sabaha karşı yapılan operasyonlarda NOW Muhabiri Ali Onur Tosun, foto muhabiri Bülent Kılıç, gazeteci Zeynep Kuray, AFP muhabiri Yasin Akgül, gazeteci Hayri Tunç, İBB foto muhabiri Kurtuluş Arı, Sendika.org muhabiri Zişan Gür, gazeteci Gökhan Kam, İzmir’de foto muhabir Murat Kocabaş ve BirGün yazarı Barış İnce gözaltına alındı.

Türkiye’de geçtiğimiz hafta yaşanan kaygı verici gelişmeler, sadece Türkiye’nin iç meselesi olmaktan çıkarak, uluslararası alanda da büyük yankı uyandırmaya devam ediyor. Avrupa, yaşanan gelişmeleri kaygıyla takip ediyor. Ancak, her zamanki gibi “yaşananlar Türkiye’nin iç meselesi, biz sadece izlemekle yetiniriz” düşüncesiyle yapılan haber ve yorumları da inandırıcı ve samimi bulmadığımızı belirtmek isteriz. 

Türkiye’de hukukun siyasi amaçlara alet edilmesi endişe verici boyutlara ulaştı. 2002 yılından bu yana Avrupa çapında faaliyetlerini yürüten Avrupa Türk Gazeteciler Birliği (ATGB) olarak, adaletin bağımsızlığını ve hukuk devletinin özgürce karar verme yetkisini yeniden kazanmasını talep ediyoruz ve “Gazetecilik suç değildir!” diye bir kez daha haykırıyoruz. AKP’nin 23 yıllık iktidarında olduğu gibi, biz gazeteciler, her zaman gerçeği yazmaktan asla vazgeçmeyeceğiz!

Tutuklu ve hükümlü tüm meslektaşlarımızın derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz!

Özgür basın susturulamaz!
Türkiye’de sansüre son, gazetecilere özgürlük!
Gazeteciler yalnız değildir!
Demokrasinin ve laikliğin yaşadığı bir Türkiye istiyoruz!

Avrupa Türk Gazeteciler Birliği
Yönetim Kurulu adına
Başkan Recai Aksu

ATGB, gözaltına alınan Halk TV Gazetecilerinin yanında!..

Türkiye’de medyanın hükümet kontrolüne girdiği, bağımsız ve özgür gazetecilerin yeni sansür yasasıyla susturulduğu bir süreçte ilk kez yarım saat gibi kısa bir sürede üç gazetecinin birden gözaltına alındığına şahit olduk.

Halk Tv’den Barış Pehlivan, Serhan Asker ve Seda Selek “Bilirkişi” ile yapılan bir konuşmayı izin almadan kaydetmek ve yayınlamak suçlamasıyla mesai saatleri içinde gözaltına alınarak ifadeleri alınmaya başlandı. Bir gün sonra Seda Selek ve Serhan Asker’in adli kontrol şartıyla serbest bırakılmalarının hemen ardından bu kez Kürşad Oğuz ve Suat Toptaş tutuklanma talebiyle mahkemeye sevkedildiler.

Tüm uygar ülkelerde benzeri bir suç (!) işlendiği takdirde öncelikle ifade vermeye çağrılıyor ve gözaltına alınmaksızın hukuki süreç işliyor. Oysa ülkemizde bu tür suçlarda en üst takdir hakkı kullanılıyor, hatta çokça yasaların dışına da çıkılabiliyor.

AKP’nin iktidarda olduğu 23 yıl boyunca, tüm kurumların tahrip edildiğini ve laiklik ilkelerinin uygulanmadığına çokça şahit olduk. İktidarın keyfi uygulamaları ve Sansür Yasası ile baskının en ağırını yaşamamıza rağmen; gazeteciler, gerçeği yazmaktan ve halka duyurmaktan hiçbir zaman vazgeçmedi. Bu özgüven ve cesaret, iktidarı oldukça rahatsız ediyor ve yapabildikleri en iyi (!) şeyi yapıyorlar.. Keyfi gerekçelerle cezaların en ağırını vermekten ve anayasa ilkelerini çiğnemekten asla vazgeçmiyorlar. Tüm bu yaşatılanlar, toplumun haber alma hakkını ve ülkemizin de demokrasisini gittikçe kaybetmesi anlamına geliyor.

Dünya geneline baktığımızda da “çalışan gazeteciler” açısından oldukça kötü bir yıl geçirdiğimizi söyleyebiliriz. Hem ülkemizde hem dünyada “Basın Özgürlüğü” hiçe sayılıyor. Görevleri sadece “haberi kitllelere iletmek” olan “çalışan gazeteciler” büyük risk altında ve can güvenlikleri olmaksızın işlerini yapmaya çalışıyorlar. Biz Avrupa Türk Gazeteciler Birliği olarak, Türkiye’deki ve dünyadaki meslektaşlarımızın yanında olduğumuzu ve onlarla sonuna kadar dayanışacağımızı bildiriyor, gazetecilğin suç olmadığını bir kez daha vurguluyoruz!

Gazetecilik suç değildir!
Özgür basın susturulamaz!
Türkiye’de sansüre son, gazetecilere özgürlük!
Türkiye’deki gazeteciler yalnız değildir!

Avrupa Türk Gazeteciler Birliği adına
Başkan Recai Aksu