Türkiye’de hemen her gün gazetecilere ve yazılı-görsel medyaya yönelik baskılar giderek artıyor. Son olarak, bir yasadışı bahisçinin kendisine yönelik tehdit ve şantaj yapıldığı iddiasıyla suç duyurusunda bulunmasıyla gazeteciler Timur Soykan ve Murat Ağırel her zaman olduğu gibi yine sabahın erken saatlerinde evlerine yapılan baskınla Emniyet Müdürlüğü’ne götürülerek gözaltına alındılar.
Her iki gazeteci dostumuzun gözaltına alınma nedeni, halen yürütülmekte olan bir soruşturmada sanık durumunda bulunan Flash Tv sahibi Erkan Kork’un her iki gazetecinin de kendisine yönelik tehdit ve şantajda bulunduğu iddiası olduğu belirtiliyor. Gerçekten çok traji-komik bir suç duyurusu! Aynı zamanda yargının kimlere ve nasıl hizmet ettiği konusunda da son örneklerden birini teşkil ediyor.
Türkiye’de adalet ve hukukun iktidar tarafından siyasi amaçlara alet edilmesi hiç bir dönemde bu boyutlara ulaşmamıştı. 2002 yılından bu yana Avrupa çapında faaliyetlerini yürüten Avrupa Türk Gazeteciler Birliği (ATGB) olarak, Türkiye’de medyaya ve gazetecilere yönelik baskıların bir an önce son bulmasını talep ediyor ve “Gazetecilik suç değildir!” diye bir kez daha haykırıyoruz. AKP’nin 23 yıllık iktidarında olduğu gibi, biz gazeteciler, her zaman gerçeği yazmaktan asla vazgeçmeyeceğiz!
Gazetecilik suç değildir!
Türkiye’deki meslekdaşlarımız yalnız değildir!
Tv kanallarının haber alma ve iletişim özgürlüğü kısıtlanamaz!
Avrupa Türk Gazeteciler Birliği Yönetim Kurulu adına
“ATGB” olarak soruyoruz: Suriye’de kitlesel katliamlarla “insanlık suçu” işleniyor.
Avrupa’nın vicdanı ve adaleti nerede?
Suriye’de, etnik ve dini bir temizlik yaşanıyor. Başta Aleviler olmak üzere, bölgede yüzyıllardır yaşayan Ezidiler, Dürziler ve Hıristiyanlar katlediliyor. Bugüne kadar 5 binden fazla kişi öldürüldü, 12 bin kişi zorla kaçırıldı ve 40 bin kişi de kısa sürede tutuklanarak bilinmeyen yerlere götürüldü. İngiltere merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’ne (SOHR) göre, Tartus ve Hama vilayetleri başta olmak üzere 29 yerleşim yerinde toplu katliamlar gerçekleştirildi.
El Kaide bağlantılı terör örgütü HTŞ’nin (Hayat Tahrir el-Şam) gerçekleştirdiği saldırılarda, kadınlar ve çocuklar dahil olmak üzere binlerce masum insan katledildi. Rejime bağlı güçlerin kaydettiği sosyal medyaya düşen görüntüler, bu barbarlığın boyutlarını tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyorken, Avrupa sessizliğini koruyor. Özellikle sosyal demokrat ve Yeşil çizgideki siyasetçilerden işlenen insanlık suçlarına yönelik ciddi bir tepki gelmiş değil.
Avrupa medyası yine bildiğimiz gibi: Görmüyor, duymuyor, konuşmuyor.
“İnsan Hakları” söylemiyle dünyaya ahlâk dersi vermeye çalışan Avrupa Birliği ortada yok. İsrail’in “kendini savunma hakkına” karşı sokaklara dökülen “woke” siyasetçiler, şimdi neden suskun? “Kadın hakları, azınlıkların korunması, din ve vicdan özgürlüğü” diyenler, Suriye’de kadınlar ve çocuklar infaz edilirken neden görmezden geliyor?
Bu soruların cevabı utanç verici bir gerçeklikte saklı: İkiyüzlülük!
Suriye’de “rejim karşıtı” olarak yıllarca desteklenen yapılar, bugün terörün ta kendisi oldu. Avrupa ise bu yapılanmaları hâlâ “muhalif” olarak görmeye devam ediyor.
AB, geçtiğimiz günlerde Brüksel’de düzenlenen bir konferansta, Suriye’ye yönelik 5,8 milyar avro yardım taahhüdünde bulundu. Bu paralar gerçekten Suriye halkına mı gidiyor yoksa masumları katleden terör şebekelerine mi?
Kısacası, Avrupa’nın desteği, terörü besleyen yapılarla mı buluşuyor?! Benzer politikayı Filistin’de de görüyoruz. Sadece sivil halk değil, görevi başındaki gazeteciler dahi katlediliyor ve Filistin’de ölen gazeteci sayısı 209’a çıktı.
Bölgedeki katliamların sona ermesi yönünde dile getirilen talepleri ATGB olarak biz de yineliyoruz:
• BM ve uluslararası toplumu, Suriye’de insan hakları ihlallerinin yerinde tespit edilmesi için derhal kalıcı bir gözlem misyonu göndermeye çağırıyoruz!
• Aleviler ve diğer azınlıklar için, Keseb’de acil bir insani yardım koridor açılmasını ve hastaların güvenli geçişinin sağlanmasını talep ediyoruz!
• BM barış gücünün acilen bölgeye gönderilerek can ve mal güvenliğinin sağlanmasını istiyoruz!
HTŞ ve benzeri yapılar terör örgütüdür ve her türlü desteğin dışında tutulmalıdır. Aksi takdirde, bu yardımların katliamlara hizmet ettiği gerçeğiyle Avrupa yüzleşmek zorunda kalacaktır. On binlerce insanın katledildiği, kaçırıldığı ve hapsedildiği bu vahşete sessiz kalmak, faili meçhullara değil, açık faillerin suçuna ortak olmaktır, aynı vahşetin Avrupa sokaklarına sıçramasına da göz yummaktır!
Avrupa Türk Gazeteciler Birliği (ATGB) olarak çağrımızdır:
Türkiye’de gazetecilere ve yazılı-görsel medyaya yönelik baskılar giderek artıyor. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu başta olmak üzere CHP belediye başkanları ve çalışanlarının tutuklanmasının ardından Şişli Belediyesi’ne de kayyum atanmasının ardından bu kez gelişmeleri haber yapan tv kanallarına RTÜK ceza yağdırdı.
Sözcü Tv’ye şimdiye kadar uygulanan cezaların çok üstünde bir kararla 10 gün ekran kapatma cezasını Tele 1, Halk TV ve Now TV’ye de idari para cezası ile program durdurma cezası verilmesini ve RTÜK’ün ayrıca, Fatih Altaylı ve İlker Canikligil’in YouTube kanallarına -72 saat içerisinde lisans alınmaması halinde- erişim yasağı getirme kararını kınıyoruz.
Türkiye’de adalet ve hukukun iktidar tarafından siyasi amaçlara alet edilmesi bu denli boyutlara ulaşmamıştı. 2002 yılından bu yana Avrupa çapında faaliyetlerini yürüten Avrupa Türk Gazeteciler Birliği (ATGB) olarak, Türkiye’deki adaletin bağımsızlığını ve hukuk devletinin özgürce karar verme yetkisini yeniden kazanmasını talep ediyoruz ve “Gazetecilik suç değildir!” diye bir kez daha haykırıyoruz. AKP’nin 23 yıllık iktidarında olduğu gibi, biz gazeteciler, her zaman gerçeği yazmaktan asla vazgeçmeyeceğiz!
Avrupa Türk Gazeteciler Birliği (ATGB) olarak Türkiye’deki meslektaşlarımızla ve RTÜK’ün gazabına uğrayan Tv kanallarıyla dayanışma duygularımızı iletiyor, laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti için mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz. “Haber Alma ve İletişim Özgürlüğü” kapsamında sadece görevlerini yapan gazeteci arkadaşlarımıza ve çalıştıkları Tv kanallarına verilen cezalar kabul edilemez!.
Gazetecilik suç değildir!
Türkiye’deki meslekdaşlarımız yalnız değildir!
Tv kanallarının haber alma ve iletişim özgürlüğü kısıtlanamaz!
Avrupa Türk Gazeteciler Birliği Yönetim Kurulu adına
Türkiye’de basın özgürlüğü ve demokratik haklara yönelik baskılar artarak devam ediyor. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu başta olmak üzere CHP belediye başkanları ve çalışanlarının önce gözaltına alınıp sonra tutuklanmasının ve Şişli Belediyesi’ne kayyum atanmasının yanı sıra her zaman olduğu gibi sadece görevini yapan gazetecilere yönelik uygulamalar da ne yazık ki devam ediyor.
Milyonlarca insanın ülke genelinde sokaklara çıkmasına neden olan süreçte sabaha karşı yapılan operasyonlarda NOW Muhabiri Ali Onur Tosun, foto muhabiri Bülent Kılıç, gazeteci Zeynep Kuray, AFP muhabiri Yasin Akgül, gazeteci Hayri Tunç, İBB foto muhabiri Kurtuluş Arı, Sendika.org muhabiri Zişan Gür, gazeteci Gökhan Kam, İzmir’de foto muhabir Murat Kocabaş ve BirGün yazarı Barış İnce gözaltına alındı.
Türkiye’de geçtiğimiz hafta yaşanan kaygı verici gelişmeler, sadece Türkiye’nin iç meselesi olmaktan çıkarak, uluslararası alanda da büyük yankı uyandırmaya devam ediyor. Avrupa, yaşanan gelişmeleri kaygıyla takip ediyor. Ancak, her zamanki gibi “yaşananlar Türkiye’nin iç meselesi, biz sadece izlemekle yetiniriz” düşüncesiyle yapılan haber ve yorumları da inandırıcı ve samimi bulmadığımızı belirtmek isteriz.
Türkiye’de hukukun siyasi amaçlara alet edilmesi endişe verici boyutlara ulaştı. 2002 yılından bu yana Avrupa çapında faaliyetlerini yürüten Avrupa Türk Gazeteciler Birliği (ATGB) olarak, adaletin bağımsızlığını ve hukuk devletinin özgürce karar verme yetkisini yeniden kazanmasını talep ediyoruz ve “Gazetecilik suç değildir!” diye bir kez daha haykırıyoruz. AKP’nin 23 yıllık iktidarında olduğu gibi, biz gazeteciler, her zaman gerçeği yazmaktan asla vazgeçmeyeceğiz!
Tutuklu ve hükümlü tüm meslektaşlarımızın derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz!
Özgür basın susturulamaz! Türkiye’de sansüre son, gazetecilere özgürlük! Gazeteciler yalnız değildir! Demokrasinin ve laikliğin yaşadığı bir Türkiye istiyoruz!
Avrupa Türk Gazeteciler Birliği Yönetim Kurulu adına Başkan Recai Aksu
Türkiye’de medyanın hükümet kontrolüne girdiği, bağımsız ve özgür gazetecilerin yeni sansür yasasıyla susturulduğu bir süreçte ilk kez yarım saat gibi kısa bir sürede üç gazetecinin birden gözaltına alındığına şahit olduk.
Halk Tv’den Barış Pehlivan, Serhan Asker ve Seda Selek “Bilirkişi” ile yapılan bir konuşmayı izin almadan kaydetmek ve yayınlamak suçlamasıyla mesai saatleri içinde gözaltına alınarak ifadeleri alınmaya başlandı. Bir gün sonra Seda Selek ve Serhan Asker’in adli kontrol şartıyla serbest bırakılmalarının hemen ardından bu kez Kürşad Oğuz ve Suat Toptaş tutuklanma talebiyle mahkemeye sevkedildiler.
Tüm uygar ülkelerde benzeri bir suç (!) işlendiği takdirde öncelikle ifade vermeye çağrılıyor ve gözaltına alınmaksızın hukuki süreç işliyor. Oysa ülkemizde bu tür suçlarda en üst takdir hakkı kullanılıyor, hatta çokça yasaların dışına da çıkılabiliyor.
AKP’nin iktidarda olduğu 23 yıl boyunca, tüm kurumların tahrip edildiğini ve laiklik ilkelerinin uygulanmadığına çokça şahit olduk. İktidarın keyfi uygulamaları ve Sansür Yasası ile baskının en ağırını yaşamamıza rağmen; gazeteciler, gerçeği yazmaktan ve halka duyurmaktan hiçbir zaman vazgeçmedi. Bu özgüven ve cesaret, iktidarı oldukça rahatsız ediyor ve yapabildikleri en iyi (!) şeyi yapıyorlar.. Keyfi gerekçelerle cezaların en ağırını vermekten ve anayasa ilkelerini çiğnemekten asla vazgeçmiyorlar. Tüm bu yaşatılanlar, toplumun haber alma hakkını ve ülkemizin de demokrasisini gittikçe kaybetmesi anlamına geliyor.
Dünya geneline baktığımızda da “çalışan gazeteciler” açısından oldukça kötü bir yıl geçirdiğimizi söyleyebiliriz. Hem ülkemizde hem dünyada “Basın Özgürlüğü” hiçe sayılıyor. Görevleri sadece “haberi kitllelere iletmek” olan “çalışan gazeteciler” büyük risk altında ve can güvenlikleri olmaksızın işlerini yapmaya çalışıyorlar. Biz Avrupa Türk Gazeteciler Birliği olarak, Türkiye’deki ve dünyadaki meslektaşlarımızın yanında olduğumuzu ve onlarla sonuna kadar dayanışacağımızı bildiriyor, gazetecilğin suç olmadığını bir kez daha vurguluyoruz!
Gazetecilik suç değildir! Özgür basın susturulamaz! Türkiye’de sansüre son, gazetecilere özgürlük! Türkiye’deki gazeteciler yalnız değildir!
Avrupa Türk Gazeteciler Birliği adına Başkan Recai Aksu
Türkiye’de medyanın hükümet kontrolüne girdiği, bağımsız ve özgür gazetecilerin yeni sansür yasasıyla susturulduğu bir süreçte ilk kez yarım saat gibi kısa bir sürede üç gazetecinin birden gözaltına alındığına şahit olduk. Halk Tv’den Barış Pehlivan, Serhan Asker ve Seda Selek “Bilirkişi” ile yapılan bir konuşmayı izin almadan kaydetmek ve yayınlamak suçlamasıyla mesai saatleri içinde gözaltına alınarak ifadeleri alınmaya başlandı.
Tüm uygar ülkelerde benzeri bir suç (!) işlendiği takdirde öncelikle ifade vermeye çağrılıyor ve gözaltına alınmaksızın hukuki süreç işliyor. Oysa ülkemizde bu tür suçlarda en üst takdir hakkı kullanılıyor, hatta çokça yasaların dışına da çıkılabiliyor.
AKP’nin iktidarda olduğu 23 yıl boyunca, tüm kurumların tahrip edildiğini ve laiklik ilkelerinin uygulanmadığına çokça şahit olduk. İktidarın keyfi uygulamaları ve Sansür Yasası ile baskının en ağırını yaşamamıza rağmen; gazeteciler, gerçeği yazmaktan ve halka duyurmaktan hiçbir zaman vazgeçmedi. Bu özgüven ve cesaret, iktidarı oldukça rahatsız ediyor ve yapabildikleri en iyi (!) şeyi yapıyorlar.. Keyfi gerekçelerle cezaların en ağırını vermekten ve anayasa ilkelerini çiğnemekten asla vazgeçmiyorlar. Tüm bu yaşatılanlar, toplumun haber alma hakkını ve ülkemizin de demokrasisini gittikçe kaybetmesi anlamına geliyor.
Dünya geneline baktığımızda da “çalışan gazeteciler” açısından oldukça kötü bir yıl geçirdiğimizi söyleyebiliriz. Hem ülkemizde hem dünyada “Basın Özgürlüğü” hiçe sayılıyor. Görevleri sadece “haberi kitllelere iletmek” olan “çalışan gazeteciler” büyük risk altında ve can güvenlikleri olmaksızın işlerini yapmaya çalışıyorlar. Biz Avrupa Türk Gazeteciler Birliği olarak, Türkiye’deki ve dünyadaki meslektaşlarımızın yanında olduğumuzu ve onlarla sonuna kadar dayanışacağımızı bildiriyor, gazetecilğin suç olmadığını bir kez daha vurguluyoruz!
Gazetecilik suç değildir! Özgür basın susturulamaz! Türkiye’de sansüre son, gazetecilere özgürlük! Türkiye’deki gazeteciler yalnız değildir!
Avrupa Türk Gazeteciler Birliği adına Başkan Recai Aksu
2002 yılından beri Avrupa çapında faaliyet gösteren ATGB (Avrupa Türk Gazeteciler Birliği) olarak tüm dünyaya “Gazetecilik suç değildir” diye haykırıyor, özellikle Türkiye’deki gazetecilerin yalnız olmadığını herkesin bilmesini istiyoruz. Türkiye’de medyanın hükümet kontrolüne girdiği, bağımsız ve özgür gazetecilerin yeni sansür yasasıyla susturulduğu bir ortamda bizlerin sessiz kalması elbette düşünülemez. AKP’nin iktidarda olduğu 23 yılda tüm kurumların tahrip edildiğini ve laiklik ilkelerinin uygulanmadığını açıkça görmekteyiz. İktidarın keyfi uygulamaları ve Sansür Yasası ile baskının en ağırını yaşamamıza rağmen; biz gazeteciler, gerçeği yazmaktan hiçbir zaman vazgeçmedik, vazgeçmeyeceğiz!..
Türkiye’de gazeteciler sadece yazdıkları veya söyledikleri nedeniyle cezaevlerinde tutuluyor. Gazetecilerin özgürlüğünü yitirmesi, toplumumuzun haber alma hakkını, ülkemizin de demokrasisini kaybetmesi anlamına geliyor. Tutuklu ve hükümlü tüm meslektaşlarımız serbest bırakılmalı. Çünkü gazetecilik suç değildir!.
Uluslararası Gazeteciler Federasyonu’nun (IFJ) bu ayın başlarında paylaştığı verilere göre, geçtiğimiz yıl dünya genelinde 104 gazeteci öldürüldü. Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) tarafından hazırlanan bir başka rapora göre gazetecilerin mesleki faaliyetleriyle “doğrudan ilişkili” olduğu düşünülen cinayetlerde toplam 54 gazeteci öldürüldü. Her iki örgüt de Filistin’in gazeteciler için dünyadaki en ölümcül yer olduğunu ortaya koyuyor. IFJ tarafından bildirilen 104 cinayetin yarısından fazlası Gazze’de görev yapan Filistinli medya çalışanlarıydı.
Dünya geneline baktığımızda, ortalama üç günde bir gazeteci öldürülüyor. Son olarak Hindistan’ın Chhattisgarh Eyaleti’nde görev yapan gazeteci Mukesh Chandrakar, usulsüzlüğünü ortaya çıkaran bir müteahhit tarafından öldürüldü. Görüldüğü gibi, hem ülkemizde hem dünyada “Basın Özgürlüğü” hiçe sayılıyor. Görevleri sadece “haberi kitllelere iletmek” olan “çalışan gazeteciler” büyük risk altında ve can güvenlikleri olmaksızın işlerini yapmaya çalışıyorlar. Biz Avrupa Türk Gazeteciler Birliği olarak, Türkiye’deki ve dünyadaki meslektaşlarımızın yanında olduğumuzu ve onlarla sonuna kadar dayanışacağımızı bildiriyor, gazetecilğin suç olmadığını bir kez daha vurguluyoruz!
Gazetecilik suç değildir! Özgür basın susturulamaz! Türkiye’de sansüre son, gazetecilere özgürlük! Türkiye’deki gazeteciler yalnız değildir!
Avrupa Türk Gazeteciler Birliği Yönetim Kurulu adına Başkan Recai Aksu
Sayın basın emekçisi arkadaşlarımız, Avrupa Türk Gazeteciler Birliği olarak, sloganlaşmış cümlemizi bir kez daha vurgulamak istiyoruz: “Gazetecilik Suç Değildir!”
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısı sonrası kendisine soru soran Gazeteci Hilal Köylü’ye sinirlenerek tepki gösterdi. Serbest Tv Muhabiri Hilal Köylü’nün, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’la aranızda çözüm süreci konusunda bir görüş ayrılığı var mı?” sorusu karşısında; “Basın mensubu kardeşlerim Türkiye’yi tahrik edici bilgilerle ayrımcılığı körükleyici davranışlardan vazgeçin!” dedikten sonra Hilal Köylü’nün gözlerinin içine bakarak “Vazgeçemiyorsan mesleğini bırak!” dedi.
“Bir meslektaşımızın iktidar ortağı MHP genel başkanı Devlet Bahçeli tarafından sorduğu soruya karşılık açıkça tehdit edilmesini protesto ediyoruz. Siyasilerin, sadece görevlerini yapan basın mensuplarına yönelik tehditkar tavırları ve söylemleri “kitlelerin haber alma özgürlüğüne” aykırıdır ve asla kabul edilemez!
Gazetecileri tehdit ederek, gözaltına alarak ve tutuklayarak yurttaşların gerçeği bilme hakkını engellemekten vazgeçin! Gazetecilik suç değildir. Gazetecileri hedef göstermek ve tehdit etmek anayasal bir suçtur. “Basın ve düşünceyi ifade özgürlüğü” demokratik toplumların temelidir.”
Avrupa Türk Gazeteciler Birliği (ATGB) olarak meslektaşımız Hilal Köylü’yü tehdit eden ve hedef gösteren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi şiddetle kınıyoruz. Siyasilerin toplumun haber alma özgürlüğünü baskı ve şiddetle engellemeye yönelik söylemlerinin son bulmasını istiyoruz.
Gazetecilik Suç Değildir!.. Gazeteci Hilal Köylü Yalnız Değildir!..
Sayın basın emekçisi arkadaşlarımız, Avrupa Türk Gazeteciler Birliği olarak, artık sloganlaşmış cümlemizi bir kez daha vurgulamak istiyoruz: “Gazetecilik suç değildir!”
Türkiye’de halkı bilgilendirerek güç odaklarını haber ve yazılarıyla rahatsız eden gazetecilere yönelik tehdit, gözaltı ve tutuklamalar ne yazık ki devam ediyor. Son olarak, Esenyurt Belediyesi’nde görevinden alınan ve yerine kayyum atanan Ahmet Özer hakkında yaptığı haberler nedeniyle “10Haber” muhabiri Furkan Karabay önce gözaltına alındı, sonra da sorgusuz sualsiz tutuklandı. Savcılık, sevk yazısında Karabay’ın paylaşımlarının gerçeğe aykırı, kamu barışını bozmaya yönelik ve kamu görevlisine hakaret içerdiğini belirterek tutuklandığını açıkladı.
Furkan Karabay, yalnızca gazetecilik görevini yerine getirdiğini, yazdığı haberdeki tüm bilgileri zaten savcının Ahmet Özer hakkındaki tutuklanma dilekçesinden aldığını belirterek hakkında alınan kararın kendi kendisini çürüttüğünü ifade etti. Dolayısıyla cümleleri çarpıtma veya dilekçede yer almayan bilgileri yazmasının söz konusu olmadığını vurguladı.
Furkan Karabay’ın dosyasına konulan ve “terörle mücadele eden kişiyi hedef gösterdiği” suçlaması, gerçeği değil, keyfi ve siyasi bir kararı yansıtmaktadır. Terörle Mücadele Kanunu’nun 6. maddesi uyarınca, terörle mücadele eden kişileri hedef gösterme suçunun yargı tarafından aşırı geniş ve muğlak yorumu, bugüne kadar çok sayıda dava açılmasına neden olmuştur. Bu madde, açıkça basın mensuplarının sesini kısmaya yönelik bir uygulamayı hayata geçirmiştir. Gazeteci Furkan Karabay’ın kaçma şüphesi olduğu varsayılarak alelacele tutuklanmasına tepkiler gittikçe büyüyor. CHP, DİSK Basın-İş, Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Sınır Tanımayan Gazeteciler başta olmak üzere muhalif medya kuruluşları, önyargılı ve özgür haber yapan medyayı sindirme amaçlı yapılan tutuklamaya itiraz ederek gazeteci Furkan Karabay’ın acilen serbest bırakılmasını istediler.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti de yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “Meslektaşımızın tutuklanmasını protesto ediyoruz. En kısa sürede serbest bırakılmasını istiyoruz. Haberi halkla paylaştığı için bir gazetecinin suçlanması, dava açılması ve tutuklanması hukuka aykırıdır. Gazetecileri tutuklayarak yurttaşların gerçeği bilme hakkını engellemekten vazgeçin! Gazetecilik suç değildir. Gazetecileri hedef göstermek ve tehdit etmek anayasal bir suçtur. ‘Basın ve düşünceyi ifade özgürlüğü’ demokratik toplumların temelidir.”
Avrupa’da görev yapan gazeteciler olarak, Furkan Karabay’ı hedef gösteren ve tutuklayanları şiddetle kınıyor; toplumun haber alma özgürlüğünü baskı ve şiddetle engellediği için iktidarı yasalara uymaya davet ediyoruz.
Diese Website benutzt Cookies. Wenn du die Website weiter nutzt, gehen wir von deinem Einverständnis aus. || Bu web sitesinde, kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır.OKNein | Çerez istemiyorumDatenschutzerklärung