Merdan Yanardağ Serbest Bırakılmalıdır!

Gazetecilik Suç Değildir!
Merdan Yanardağ Serbest Bırakılmalıdır!
TELE1 TV’ye sabah saatlerinde operasyon düzenlendi. TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ, İstanbul Cumhuriyet Savcılığının açıklamasına göre casusluk suçlamasıyla gözaltına alındı.
TELE1’de Merdan Yanardağ’ın odasına arama yapıldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın açıklamasında, Merdan Yanardağ’ın İBB soruşturmasından tutuklu bulanan Necati Gün ile casusluk faaliyetinde bulunduğu iddia edildi.
TELE1’in ve bağımsız medyanın yayınlarından rahatsız olan iktidar, baskı ve sansür girişimini derinleştiriyor.
TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ’ın gözaltına alınmasıyla iktidarın baskıcı anlayışı açıkça görülüyor.
Merdan Yanardağ’a casusluk iddiasıyla soruşturma başlatılması başka türlü nasıl yorumlanabilir!
Merdan Yanardağ’ın gözaltına alınması TELE1’e, Merdan Yanardağ’a ve Türkiye’nin demokratik kamuoyuna ve güçlerine yönelik bir saldırı değil midir?
2002 yılından beri Avrupa çapında faaliyet gösteren ATGB olarak tüm dünyaya “Gazetecilik suç değildir” diye sesleniyoruz… Türkiye’deki gazetecilerin yalnız olmadığını herkesin bilmesini istiyoruz.
Türkiye’de medyanın hükümet kontrolüne girdiği, bağımsız ve özgür gazetecilerin susturulduğu bir ortamda bizlerin sessiz kalması düşünülemez.
Merdan Yanardağ’ı gözaltına alarak gazetecileri korkutamazlar, yıldıramazlar, sindiremezler.
Merdan Yanardağ derhal serbest bırakılmalıdır.
Bir kez daha sesleniyoruz: Gazetecilik Suç Değildir!
Özgür basın susturulamaz!

Avrupa Türk Gazeteciler Birliği (ATGB) Yönetim Kurulu adına
Recai Aksu – Başkan

24 TEMMUZ BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN MÜCADELE GÜNÜ’NDE İKİNCİ BİLDİRİMİZ! TELE1’E 5 GÜN EKRAN KARARTMA, HALK TV’YE %3 PARA CEZASI VERİLDİ..

ATGB bir ilki yaşıyor. Aynı günde ikinci bildirimizi yayınlamak zorunda kaldık. 24 Temmuz “Basın Özgürlüğü için Mücadele Günü”nü henüz bitirmemişken, RTÜK tarafından iki muhalif yayın yapan tv kanalına yine cezalar yağdırıldı. Tele1’e 5 gün ekran karartma cezası verilirken, Halk TV’ye de %3 para cezası verildi. Bu iki örnekten de anlaşıldığı gibi ülkemizde basına yönelik sansür ve yasaklamalar hız kesmeden devam ediyor. Toplumun en tabii hakkı olan “kitle ve iletişim özgürlüğü” elinden alınıyor. ATGB olarak alınan bu antidemokratik kararları bir kez daha protesto ediyor ve toplumu sessiz kalmamaya ve tepkilerini demokratik yollardan olabildiğince yüksek sesle yansıtmaya davet ediyoruz!.

Türkiye’de medyanın neredeyse tamamına yakını kontrolünde olan iktidar, toplumun haber alma özgürlüğünü engelleme, yurttaşı bilgisizleştirme ve kamu yararına zarar veren eylemleri gözden uzak tutmaya çalışan tutum ve antidemoktatik uygulamalarıyla tarihe geçecek. Son 23 yıllık süreçte 12 bini aşkın gazeteci işsiz kalmış, yüzlerce yayın organı kapatılmış, bine yakın gazeteci de tutuklandı. Türkiye Gazeteciler Sendikası’na (TGS) göre cezaevlerinde halen tutuklu 18 gazeteci bulunmaktadır.

Topluma yönelik baskıların gittikçe arttığı ve basın özgürlüğünün çok açık bir şekilde engellendiği ülkemizde, demokrasi için mücadele ettiğini ifade eden muhalefet partilerini de basın özgürlüğü ve susturulmaya çalışılan gazeteciler hakkında daha duyarlı olmaya çağırıyoruz.

Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne göre gazeteciler, haber kaynağı olarak kişi ve kurumlarla iletişimlerini meslek ilkeleri çerçevesinde yürütmelidir. Gazeteci; etik ilkelere bağlı kalarak, herhangi bir kaynaktan telkin, tavsiye almadan ve maddi çıkar sağlamadan mesleğini dürüst bir şekilde yapmalıdır. Güçsüzün, yoksulun ve sesini duyuramayanların sesi olmakla yükümlüdür.

ATGB olarak, tüm meslektaşlarımızı “Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi”ne uygun habercilik yapmaları çağrısında bulunuyoruz. “24 Temmuz Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü”nü bir kutlama gibi değil de, sorumluluklarımızı ve yükümlülüklerimizi bir kez daha hatırlatma günü olarak benimsiyoruz.

ATGB olarak her yıl olduğu gibi bu yıl da iktidara yönelik mesajlarımızı yineliyoruz:

Medyaya yönelik siyasi ve ekonomik baskılardan vazgeçilsin!

Haberciliğe sansür uygulamalarına son verilsin!

Cezaevindeki gazeteciler derhal serbest bırakılsın!

Gazetecilik suç değildir!

Özgür Basın susturulamaz!

Avrupa Türk Gazeteciler Birliği adına

Başkan Recai Aksu

24 TEMMUZ BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN MÜCADELE GÜNÜ’NDE BİR KEZ DAHA HAYKIRIYORUZ: GAZETECİLİK SUÇ DEĞİLDİR. ÖZGÜR BASIN SUSTURULAMAZ!

Türkiye’de medyanın neredeyse tamamına yakını kontrolünde olan iktidar, toplumun haber alma özgürlüğünü engelleme, yurttaşı bilgisizleştirme ve kamu yararına zarar veren eylemleri gözden uzak tutmaya çalışan tutum ve antidemoktatik uygulamalarıyla tarihe geçecek. Son 23 yıllık süreçte 12 bini aşkın gazeteci işsiz kalmış, yüzlerce yayın organı kapatılmış, bine yakın gazeteci de tutuklandı. Türkiye Gazeteciler Sendikası’na (TGS) göre halen cezaevinde halen tutuklu 18 gazeteci bulunmaktadır.

Topluma yönelik baskıların gittikçe arttığı ve basın özgürlüğünün çok açık bir şekilde engellendiği ülkemizde,  demokrasi için mücadele ettiğini ifade eden muhalefet partilerinin de medyaya yönelik tutumu tartışmalıdır. İktidarın yanı sıra muhalefet cephesinde de siyaset-medya ilişkilerinin kirlendiği, bazı gazetecilerin para alarak yandaşlık yaptığı iddia edilmektedir. Bunlar son derece kirli, etik olmayan davranış biçimleridir ve bu gibi kişilerin asla medya dünyasında barındırılmaması gerekmektedir. 

Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne göre gazeteciler, haber kaynağı olarak kişi ve kurumlarla iletişimlerini meslek ilkeleri çerçevesinde yürütmelidir. Gazeteci; etik ilkelere bağlı kalarak, herhangi bir kaynaktan telkin, tavsiye almadan ve maddi çıkar sağlamadan mesleğini dürüst bir şekilde yapmalıdır. Güçsüzün, yoksulun ve sesini duyuramayanların sesi olmakla yükümlüdür.

ATGB olarak, tüm meslektaşlarımızı “Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi”ne uygun habercilik yapmaları çağrısında bulunuyoruz. “24 Temmuz Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü”nü bir kutlama gibi değil de, sorumluluklarımızı ve yükümlülüklerimizi bir kez daha hatırlatma günü olarak benimsiyoruz.

ATGB olarak her yıl olduğu gibi bu yıl da iktidara yönelik mesajlarımızı yineliyoruz:
Medyaya yönelik siyasi ve ekonomik baskılardan vazgeçilsin!
Haberciliğe sansür uygulamalarına son verilsin!
Cezaevindeki gazeteciler derhal serbest bırakılsın!

Gazetecilik suç değildir!
Özgür Basın susturulamaz!

Avrupa Türk Gazeteciler Birliği adına
Başkan Recai Aksu

TÜRKİYE’NİN EN ÇOK İZLENEN İKİ TV KANALI AYNI GÜN KARARTILACAK! BUGÜN DE GAZETECİ TİMUR SOYKAN GÖZALTINA ALINDI.. HALK TV, SÖZCÜ TV VE GAZETECİLER SUSARSA TÜRKİYE SUSAR!

Türkiye’de basın özgürlüğü ve demokratik haklara yönelik baskılar artarak devam ediyor. AKP iktidarı sadece Türkiye’de değil dünyada bir ilki başarmak üzere!.. Türkiye’nin en çok izlenen muhalif tv kanallarından HALK TV ve SÖZCÜ TV aynı gün (8 Temmuz 2025) RTÜK tarafından 10 gün süreyle karartılacak. RTÜK, ayrıca TELE1 ve NOW TV kanallarına da idari para cezası verdi. Muhalif tv kanallarına yapılan bu adaletsiz, hukuku hiçe sayan zorbaca kararları ATGB olarak protesto ediyoruz. Demokratik ülkelerde toplumların “olmazsa olmaz”ı olan kitle iletişim hakları hiçbir şekilde engellenemez. Adaleti ve hukuku yok sayan bu uygulamalar gösteriyor ki, yaşadığımız ülke “tek adam” rejimiyle anti-demokratik bir biçimde yönetiliyor.

Gün geçmiyor ki, gazeteciler tutuklanmasın. Henüz bu bildiriyi yayına veremeden gazeteci arkadaşımız Timur Soykan’ın da “X” paylaşımlarından dolayı gözaltına alındığını öğrendik. Yirmiüç yıldır hüküm süren AKP iktidarı, MHP desteği ile demokratik tüm değerleri imha ederek, hukuk dışı uygulamaları hayata geçirmeye devam ediyor. Tüm bunların yanısıra ana muhalefet partisi CHP’ye yönelik “parçalama” stratejisini de hak-hukuk dinlemeksizin sürdürmeye devam ediyor. Büyük şehirlerdeki hemen tüm CHP belediyelerinin başkanları gözaltına alınıyor, tutuklanıyor. İktidar, son anketlere göre seçmen oyunun sadece % 30’unu alabilmesine karşın muhalefete ve topluma yönelik şiddetini her gün daha çok arttırıyor. Gazeteciler tutuklanıyor, tv kanalları kapatılıyor.

Avrupa, Türkiye’de yaşanan bu kaygı verici gelişmeleri elbette takip ediyor. Ancak, her zamanki gibi “yaşananlar Türkiye’nin iç meselesi, biz sadece izlemekle yetiniriz” düşüncesiyle AKP iktidarının yoluna devam etmesini sağlıyor, onaylıyorlar. İronik bakmak gerekirse; aslında Türkiye’de herşey AB/D’nin istediği ve öngördüğü şekilde devam ediyor.

Avrupa Türk Gazeteciler Birliği (ATGB) olarak, adaletin bağımsızlığını ve hukuk devletinin özgürce karar verme yetkisini yeniden kazanmasını talep ediyoruz ve “Gazetecilik suç değildir!” diye bir kez daha haykırıyoruz. AKP’nin 23 yıllık iktidarında olduğu gibi, biz gazeteciler, her zaman gerçeği yazmaktan asla vazgeçmeyeceğiz!

Toplumların “haber alma ve iletişim” hakları ellerinden alınamaz!
Özgür basın susturulamaz!
Gazetecilik suç değildir!

Avrupa Türk Gazeteciler Birliği adına
Başkan Recai Aksu

Tutuklanan Fatih Altaylı derhal serbest bırakılmalıdır!

Türkiye’de hemen her gün gazetecilere ve yazılı-görsel medyaya yönelik baskılar giderek artıyor. Son olarak, usta gazeteci Fatih Altaylı tutuklandı. Altaylı ile birlikte Türkiye’de tutuklu gazeteci sayısı 19’e çıktı. Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın son güncel (Nisan 2025) verilerine göre tutuklu gazeteci sayısı Altaylı bile birlikte 19 gazeteciye ulaştı.

Gazeteci Fatih Altaylı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik ‘tehdit içerdiği’ öne sürülen ifadeler nedeniyle başlatılan soruşturma kapsamında İstanbul’daki evine gelen ekipler tarafından 21 Haziran 2025 Cumartesi gecesi gözaltına alındı. Altaylı 20 Haziran 2025 tarihli Youtube kanalında yaptığı yorum sonrası önce göz altına alındı sonra tutuklandı.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin (TGC) dediği gibi, “Fatih Altaylı’nın gözaltına alınmadan önce Cumhurbaşkanlığı danışmanlarından ‘suyun ısınıyor’ diye açıklama gelmesi ise basın özgürlüğü açısından bir tehdittir. Kabul edilemez. Meslektaşımız bir an önce serbest bırakılmalıdır” görüşüne biz de ATGB olarak katılıyoruz.

Türkiye’de adalet ve hukukun iktidar tarafından siyasi amaçlara alet edilmesi hiç bir dönemde bu boyutlara ulaşmamıştı. 2002 yılından bu yana Avrupa çapında faaliyetlerini yürüten Avrupa Türk Gazeteciler Birliği (ATGB) olarak, Türkiye’de medyaya ve gazetecilere yönelik baskıların bir an önce son bulmasını talep ediyor ve “Gazetecilik suç değildir!” diye bir kez daha haykırıyoruz. AKP’nin 23 yıllık iktidarında olduğu gibi, biz gazeteciler, her zaman gerçeği yazmaktan asla vazgeçmeyeceğiz!

Gazetecilik suç değildir!
Türkiye’deki meslektaşlarımız yalnız değildir!

Avrupa Türk Gazeteciler Birliği Yönetim Kurulu adına
Başkan Recai Aksu

“3 MAYIS DÜNYA BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ GÜNÜ” Kutlu Olsun.GAZETECİLİK SUÇ DEĞİLDİR!

Sizlerin de bildiği gibi Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 1993 yılında aldığı kararla “Basının demokrasiyi korumaktaki rolünü vurgulamak, etik gazeteciliği ön plana çıkarmak ve dünyada basının sansür edildiği ülkelerdeki gazetecilerin durumuna dikkat çekmek” amacıyla “3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü” tüm dünyada kutlanıyor. 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü aynı zamanda görevini yaparken öldürülen gazetecileri anmak ve ülkelerdeki yetkililere sorumluluklarını hatırlatmak amacıyla kutlanıyor.

Türkiye’de basın özgürlüğü var mı ki “3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü” nü kutlayalım?İktidarı ve onun politikalarını desteklemeyen onlarca gazeteci işinden oldu, AKP politikalarına yönelik en ufak eleştirileri nedeniyle gazetelerden, televizyon kanallarından kovuldu. Kritik davalarda alınan gizlilik kararları, iktidarı rahatsız eden haberlere getirilen erişim yasakları, RTÜK ve Basın İlan Kurumu (BİK) aracılığıyla hizaye çekmeler ve ekonomik baskılar ile gazetecilere sosyal medya paylaşımları nedeniyle açılan davalar ve tutuklamalar Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğünün olmadığını gösteriyor. Her şeye rağmen kamuoyuna gerçeği ulaştırmaya çalışan gazetecilerin mücadelesi anlamlı ve önemlidir. Gazetecilerin yaptığı haberlerinin gözaltı ve tutuklama gerekçesi sayıldığı, sansürün ve otosansürün yaygınlaştığı bir Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğünün ne anlama geldiği çok açıktır.

Bugüne kadar yayınlanan ulusal ve uluslararası basın-yayın meslek örgütlerinin raporları, sürgün edilen, işsiz bırakılan, sansür ve otosansüre zorlanan ve yaşamı tehdit edilen gazetecilerin durumu, Türkiye’deki basın ve ifade özgürlüğünü yeterince ifade ediyor. IPI (Uluslararası Basın Enstitüsü) ‘Medyanın yüzde 95’inin hükümetin kontrolünde olduğunu belirten bir rapor yayınladı.

Uğur Mumcu her zaman olduğu gibi yolumuzu aydınlatıyor. Karanlık güçler tarafından katledilen Uğur Mumcu, sır saklayan, haber ve bilgi kaynağını gizlemesini bilen, gerektiğinde hükümetlere ve güç odaklarına karşı savaşmayı göze alan bir gazeteciydi. O’nun yolunda yürümeye çalışan gazeteciler olarak ifade ve basın özgürlüğü, halkın haber alma ve gerçekleri öğrenme hakkı için mücadele etmeye devam edeceğiz. Basın ve ifade özgürlüğünü savunmaya devam edeceğiz ve susmayacağız.

Türkiye’de medya özgür değil. Gazeteciler sansürleniyor, kovuluyor, hapse atılıyor. Basının önündeki engellerin, baskıların, sansürün ortadan kaldırıldığı günler dileğiyle, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü tüm basın ve medya emekçilerine kutlu olsun!

Gazetecilik Suç Değildir!

Avrupa Türk Gazeteciler Birliği
Yönetim Kurulu adına
Başkan Recai Aksu

Gözaltına alınan Timur Soykan ve Murat Ağırel derhal serbest bırakılmalıdır!

Türkiye’de hemen her gün gazetecilere ve yazılı-görsel medyaya yönelik baskılar giderek artıyor. Son olarak, bir yasadışı bahisçinin kendisine yönelik tehdit ve şantaj yapıldığı iddiasıyla suç duyurusunda bulunmasıyla gazeteciler Timur Soykan ve Murat Ağırel her zaman olduğu gibi yine sabahın erken saatlerinde evlerine yapılan baskınla Emniyet Müdürlüğü’ne götürülerek gözaltına alındılar.

Her iki gazeteci dostumuzun gözaltına alınma nedeni, halen yürütülmekte olan bir soruşturmada sanık durumunda bulunan Flash Tv sahibi Erkan Kork’un her iki gazetecinin de kendisine yönelik tehdit ve şantajda bulunduğu iddiası olduğu belirtiliyor. Gerçekten çok traji-komik bir suç duyurusu! Aynı zamanda yargının kimlere ve nasıl hizmet ettiği konusunda da son örneklerden birini teşkil ediyor.

Türkiye’de adalet ve hukukun iktidar tarafından siyasi amaçlara alet edilmesi hiç bir dönemde bu boyutlara ulaşmamıştı. 2002 yılından bu yana Avrupa çapında faaliyetlerini yürüten Avrupa Türk Gazeteciler Birliği (ATGB) olarak, Türkiye’de medyaya ve gazetecilere yönelik baskıların bir an önce son bulmasını talep ediyor ve “Gazetecilik suç değildir!” diye bir kez daha haykırıyoruz. AKP’nin 23 yıllık iktidarında olduğu gibi, biz gazeteciler, her zaman gerçeği yazmaktan asla vazgeçmeyeceğiz!

Gazetecilik suç değildir!

Türkiye’deki meslekdaşlarımız yalnız değildir!

Tv kanallarının haber alma ve iletişim özgürlüğü kısıtlanamaz!

Avrupa Türk Gazeteciler Birliği Yönetim Kurulu adına

Başkan Recai Aksu

Avrupa’nın vicdanı ve adaleti nerede?

“ATGB” olarak soruyoruz: Suriye’de kitlesel katliamlarla “insanlık suçu” işleniyor.

Avrupa’nın vicdanı ve adaleti nerede?

Suriye’de, etnik ve dini bir temizlik yaşanıyor. Başta Aleviler olmak üzere, bölgede yüzyıllardır yaşayan Ezidiler, Dürziler ve Hıristiyanlar katlediliyor. Bugüne kadar 5 binden fazla kişi öldürüldü, 12 bin kişi zorla kaçırıldı ve 40 bin kişi de kısa sürede tutuklanarak bilinmeyen yerlere götürüldü. İngiltere merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’ne (SOHR) göre, Tartus ve Hama vilayetleri başta olmak üzere 29 yerleşim yerinde toplu katliamlar gerçekleştirildi.

El Kaide bağlantılı terör örgütü HTŞ’nin (Hayat Tahrir el-Şam) gerçekleştirdiği saldırılarda, kadınlar ve çocuklar dahil olmak üzere binlerce masum insan katledildi. Rejime bağlı güçlerin kaydettiği sosyal medyaya düşen görüntüler, bu barbarlığın boyutlarını tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyorken, Avrupa sessizliğini koruyor. Özellikle sosyal demokrat ve Yeşil çizgideki siyasetçilerden işlenen insanlık suçlarına yönelik ciddi bir tepki gelmiş değil.

Avrupa medyası yine bildiğimiz gibi: Görmüyor, duymuyor, konuşmuyor.

“İnsan Hakları” söylemiyle dünyaya ahlâk dersi vermeye çalışan Avrupa Birliği ortada yok. İsrail’in “kendini savunma hakkına” karşı sokaklara dökülen “woke” siyasetçiler, şimdi neden suskun? “Kadın hakları, azınlıkların korunması, din ve vicdan özgürlüğü” diyenler, Suriye’de kadınlar ve çocuklar infaz edilirken neden görmezden geliyor?

Bu soruların cevabı utanç verici bir gerçeklikte saklı: İkiyüzlülük!

Suriye’de “rejim karşıtı” olarak yıllarca desteklenen yapılar, bugün terörün ta kendisi oldu. Avrupa ise bu yapılanmaları hâlâ “muhalif” olarak görmeye devam ediyor.

AB, geçtiğimiz günlerde Brüksel’de düzenlenen bir konferansta, Suriye’ye yönelik 5,8 milyar avro yardım taahhüdünde bulundu. Bu paralar gerçekten Suriye halkına mı gidiyor yoksa masumları katleden terör şebekelerine mi?

Kısacası, Avrupa’nın desteği, terörü besleyen yapılarla mı buluşuyor?! Benzer politikayı Filistin’de de görüyoruz. Sadece sivil halk değil, görevi başındaki gazeteciler dahi katlediliyor ve Filistin’de ölen gazeteci sayısı 209’a çıktı.

Bölgedeki katliamların sona ermesi yönünde dile getirilen talepleri ATGB olarak biz de yineliyoruz:

•⁠  ⁠⁠BM ve uluslararası toplumu, Suriye’de insan hakları ihlallerinin yerinde tespit edilmesi için derhal kalıcı bir gözlem misyonu göndermeye çağırıyoruz!

•⁠  ⁠⁠Aleviler ve diğer azınlıklar için, Keseb’de acil bir insani yardım koridor açılmasını ve hastaların güvenli geçişinin sağlanmasını talep ediyoruz!

•⁠  ⁠⁠BM barış gücünün acilen bölgeye gönderilerek can ve mal güvenliğinin sağlanmasını istiyoruz!

HTŞ ve benzeri yapılar terör örgütüdür ve her türlü desteğin dışında tutulmalıdır. Aksi takdirde, bu yardımların katliamlara hizmet ettiği gerçeğiyle Avrupa yüzleşmek zorunda kalacaktır. On binlerce insanın katledildiği, kaçırıldığı ve hapsedildiği bu vahşete sessiz kalmak, faili meçhullara değil, açık faillerin suçuna ortak olmaktır,  aynı vahşetin Avrupa sokaklarına sıçramasına da göz yummaktır!

Avrupa Türk Gazeteciler Birliği (ATGB) olarak çağrımızdır:

•⁠  ⁠Avrupa Birliği, Suriye’deki katliamları, soykırımı görmezden gelmeyi bırakmalıdır!

•⁠  ⁠Terörü kınayan değil, doğrudan durduran politikalar üretmelidir!

•⁠  ⁠Uluslararası medya, “çatışma” diyerek katliamı aklamaya derhal son vermelidir.

•⁠  ⁠⁠ Gazetecilik suç değildir!.

Avrupa Türk Gazeteciler Birliği Yönetim Kurulu adına

Başkan Recai Aksu

RTÜK, MUHALİF TV KANALLARINA CEZA YAĞDIRDI!..

Türkiye’de gazetecilere ve yazılı-görsel medyaya yönelik baskılar giderek artıyor. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu başta olmak üzere CHP belediye başkanları ve çalışanlarının tutuklanmasının ardından Şişli Belediyesi’ne de kayyum atanmasının ardından bu kez gelişmeleri haber yapan tv kanallarına RTÜK ceza yağdırdı.

Sözcü Tv’ye şimdiye kadar uygulanan cezaların çok üstünde bir kararla 10 gün ekran kapatma cezasını Tele 1, Halk TV ve Now TV’ye de idari para cezası ile program durdurma cezası verilmesini ve RTÜK’ün ayrıca, Fatih Altaylı ve İlker Canikligil’in YouTube kanallarına -72 saat içerisinde lisans alınmaması halinde- erişim yasağı getirme kararını kınıyoruz.

Türkiye’de adalet ve hukukun iktidar tarafından siyasi amaçlara alet edilmesi bu denli boyutlara ulaşmamıştı. 2002 yılından bu yana Avrupa çapında faaliyetlerini yürüten Avrupa Türk Gazeteciler Birliği (ATGB) olarak, Türkiye’deki adaletin bağımsızlığını ve hukuk devletinin özgürce karar verme yetkisini yeniden kazanmasını talep ediyoruz ve “Gazetecilik suç değildir!” diye bir kez daha haykırıyoruz. AKP’nin 23 yıllık iktidarında olduğu gibi, biz gazeteciler, her zaman gerçeği yazmaktan asla vazgeçmeyeceğiz!

Avrupa Türk Gazeteciler Birliği (ATGB) olarak Türkiye’deki meslektaşlarımızla ve RTÜK’ün gazabına uğrayan Tv kanallarıyla dayanışma duygularımızı iletiyor, laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti için mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz. “Haber Alma ve İletişim Özgürlüğü” kapsamında sadece görevlerini yapan gazeteci arkadaşlarımıza ve çalıştıkları Tv kanallarına verilen cezalar kabul edilemez!.

Gazetecilik suç değildir!

Türkiye’deki meslekdaşlarımız yalnız değildir!

Tv kanallarının haber alma ve iletişim özgürlüğü kısıtlanamaz!

Avrupa Türk Gazeteciler Birliği Yönetim Kurulu adına

Başkan Recai Aksu

TÜRKİYE’DE GAZETECİLERE ŞAFAK OPERASYONU!!

Türkiye’de basın özgürlüğü ve demokratik haklara yönelik baskılar artarak devam ediyor. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu başta olmak üzere CHP belediye başkanları ve çalışanlarının önce gözaltına alınıp sonra tutuklanmasının ve Şişli Belediyesi’ne kayyum atanmasının yanı sıra her zaman olduğu gibi sadece görevini yapan gazetecilere yönelik uygulamalar da ne yazık ki devam ediyor.

Milyonlarca insanın ülke genelinde sokaklara çıkmasına neden olan süreçte sabaha karşı yapılan operasyonlarda NOW Muhabiri Ali Onur Tosun, foto muhabiri Bülent Kılıç, gazeteci Zeynep Kuray, AFP muhabiri Yasin Akgül, gazeteci Hayri Tunç, İBB foto muhabiri Kurtuluş Arı, Sendika.org muhabiri Zişan Gür, gazeteci Gökhan Kam, İzmir’de foto muhabir Murat Kocabaş ve BirGün yazarı Barış İnce gözaltına alındı.

Türkiye’de geçtiğimiz hafta yaşanan kaygı verici gelişmeler, sadece Türkiye’nin iç meselesi olmaktan çıkarak, uluslararası alanda da büyük yankı uyandırmaya devam ediyor. Avrupa, yaşanan gelişmeleri kaygıyla takip ediyor. Ancak, her zamanki gibi “yaşananlar Türkiye’nin iç meselesi, biz sadece izlemekle yetiniriz” düşüncesiyle yapılan haber ve yorumları da inandırıcı ve samimi bulmadığımızı belirtmek isteriz. 

Türkiye’de hukukun siyasi amaçlara alet edilmesi endişe verici boyutlara ulaştı. 2002 yılından bu yana Avrupa çapında faaliyetlerini yürüten Avrupa Türk Gazeteciler Birliği (ATGB) olarak, adaletin bağımsızlığını ve hukuk devletinin özgürce karar verme yetkisini yeniden kazanmasını talep ediyoruz ve “Gazetecilik suç değildir!” diye bir kez daha haykırıyoruz. AKP’nin 23 yıllık iktidarında olduğu gibi, biz gazeteciler, her zaman gerçeği yazmaktan asla vazgeçmeyeceğiz!

Tutuklu ve hükümlü tüm meslektaşlarımızın derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz!

Özgür basın susturulamaz!
Türkiye’de sansüre son, gazetecilere özgürlük!
Gazeteciler yalnız değildir!
Demokrasinin ve laikliğin yaşadığı bir Türkiye istiyoruz!

Avrupa Türk Gazeteciler Birliği
Yönetim Kurulu adına
Başkan Recai Aksu