TGS’den Sözcü açıklaması: Amaç kalan yüzde 5’i de kontrol etmek

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Başkanı Gökhan Durmuş, SÖZCÜ gazetesi yazarları ve yöneticileri hakkında FETÖ yapılanmasına bilerek yardım etme suçundan açılan davanın amacını, “medyada muhalif olarak kalan yüzde 5’lik kesimi de kontrol altına almak” diye tanımladı.

Durmuş, Sözcü’nün Gülen yapılanması aleyhinde yaptığı haberlere karşın örgüt üyeliği ya da yardımla suçlanmasının “akıl dışı” olduğunu belirtti.

Durmuş, “AKP iktidarı son yıllarda kendine muhalif olan tüm kesimleri terör örgütü üyeliği ya da yardım suçlaması yaparak cezalandırıyor. Sözcü gazetesi FETÖ karşıtı yayınları ile ön plana çıkarken, bugün sahibi ve yazarlarının yardım etmekle suçlanması insan aklı ile dalga geçmek anlamına geliyor. Bu tarz suçlamalarla gazetelerin ve gazetecilerin kamuoyunda itibarları zedeleniyor, zayıflaması amaçlanıyor. Bugün Sözcü gazetesine ve yazarlarına yapılmak istenen de tam budur” ifadesini kullandı.
sözcü.com.tr

Yıllarca Türkleri Almanlara, Almanları Türklere o anlatmıştı

Alman ve Türk basınının kara günü

GAZETECİ BAHA GÜNGÖR’Ü KAYBETTİK

DW Türkçe’nin 16 yıl boyunca Genel Yayın Yönetmenliği’ni üstlenmiş, Alman medyasının en yetkin Türkiye kökenli kalemlerinden Baha Göngör hayata veda etti.

40 yıllık meslek yaşamında Türkiye ve Almanya ilişkileri ile ülkedeki Türk toplumu üzerine analizleri, röportajları ve yorumları ile tanınan Türkiye uzmanı Baha Güngör’ün ölümü hem basın camiasında hem de Türk ve Alman toplumunda büyük üzüntü ile karşılandı.

Bir ara Avrupa Türk Gazeteciler Birliği’nin de (ATGB) üyeliğini yapmış olan Baha Güngör   gazetecilik hayatınınönemli bölümünü ise Türkiye’de geçirdi. Güngör,  Alman medyasının Türkiye temsilciliklerinde görev yaptı.

GAZETECİLİĞE  İLK KEZ KÖLNER RUNDSCHAU’DA BAŞLADI

1961 yılında Türkiye’den Almanya’nın Aachen kentine diş hekimi babasının yanına gelen Baha Güngör 1978 yılında Alman vatandaşlığına geçti. 1976 yılında Kölnische Rundschau’da gazeteciliğe başladı.

12 ALMAN VE AVUSTURYA GAZETESİNİN TÜRKİYE VE YUNANİSTAN MUHABİRLİĞİNİ YAPTI

Journo’da yer alan habere göre Reuters’de ve Bonner General Anzeiger Gazetesi’nde çalıştıktan sonra Westdeutsche Allgemeine Zeitung’un (WAZ) önderliğinde 12 Alman ve Avusturya gazetesinin Türkiye ve Yunanistan muhabirliklerini üstlendi.

80’li yılların sonunda Alman ZDF kanalının Türkiye bürosunu açtı. Daha sonra Alman Haber Ajansı’nın (dpa) daimi Türkiye Temsilcisi olarak 1993-1999 yılları arasında Ankara’da görev yaptı. 1999’dan itibaren tam 16 yıl boyunca Deutsche Welle Türkçe’nin de Genel Yayın Yönetmenliği’ni yaptı.

TÜRK ALMAN DOSTLUK ÖDÜLÜ’NÜN SAHİBİ

Son yıllarında serbest gazeteci olarak çalışan Güngör 2004 yılında ise Almanya’daki İslamofobi ve Türkofobiyi işlediği  ‘Almanların Türk Korkusu’ adlı ilk kitabını kaleme aldı.

Güngör 2005 yılında Türk Alman Dostluk Ödülü ile onurlandırıldı.

2017 sonbaharında ise Baha Güngör ‘ün ikinci kitabı Dietz yayınevi tarafından okurla buluşturuldu. Günümüz Türkiye’sine ışık tutan kitabın adı ise “Atatürk’ün Öfkeli Torunları: Demokrasi ve Demagoji Arasındaki Türkiye” 

 

İKİ ÖĞÜTÜ DE TUTTU

Güngör kendisiyle yapılan bir söyleşide ise mesleğiyle ilgili iki öğüde dikkat çekmişti:“Alman medyasına verdiğim 40 yıl boyunca, mesleğe başladığım dönemlerde verilen iki öğüt beni bağlamıştır: ‘Okurlarımız, izleyenlerimiz haberde yağmur yağıyor dediğinde pencereye bakmadan sana inanmalı.’
‘Haberin, yorumun nedeniyle siyasi yöneticiler arayarak senin çok güzel, çok doğru yazdığını söylerlerse iyi gazeteci değilsin. İyi gazeteci, haberiyle, yorumuyla siyasi yönetimi rahatsız etmeli. Ancak tüm yazdıkların doğru, kaynakların sağlam olmalı.’”
Baha Güngör bir süredir kanser tedavisi görüyordu.

Stuttgart – ATGB

PEN Türkiye: Muhalif kimlikler cezalandırılıyor

Uluslararası yazarlar birliği PEN tarafından ilan edilen 15 Kasım Hapisteki Yazarlar Günü’nde PEN Türkiye 2. Başkanı Özcan, Türkiye’de yazar ve gazetecilerin muhalif kimlikleri nedeniyle cezalandırıldığını söyledi.

Uluslararası Yazarlar Birliği’nin (PEN) 1981’den beri her yıl 15 Kasım’da düzenlediği Hapisteki Yazarlar Günü’nde PEN Türkiye Merkezi 2. Başkanı Halil İbrahim Özcan DW Türkçe’ye Türkiye’deki durumu değerlendirdi.

PEN Türkiye Merkezi’nin Hapisteki Yazarlar Komitesi’nin de başkanı olan Özcan, “Söylediklerinden dolayı değil muhalif kimliklerinden dolayı cezalandırılmaya çalışılıyor insanlar ve o anlamda da Türkiye’den görünen ve görünmeyen bir beyin göçü var. Arkadaşlar yurtdışına gidiyor ya da gitmeyi düşünüyor ki, bu da Türkiye için çok büyük bir kayıp” dedi.

PEN davaları izliyor

Türkiye’deki cezaevlerinde 130’un üzerinde yazar ve gazetecinin tutuklu ve hükümlü olarak bulunduğunu belirten Özcan, cezaevinde 5 ya da 6 yazarın olduğunu geri kalanını gazetecilerin oluşturduğunu belirtti.

Özcan “Düşünce ve ifade özgürlüğü temelinde bütün davaları ayrım yapmadan izliyoruz ve düşüncelerimizi basınla paylaşıyoruz. Ne yazık ki PEN Merkezi olarak yazarların yazarlık durumuyla ilgileneceğimiz yerde ülkenin içinde bulunduğu durumdan dolayı çabamızı, emeğimizin çoğunluğunu düşünce ve ifade özgürlüğü üzerine yoğunlaştırıyoruz” şeklinde konuştu.

Türkiye’deki cezaevi koşulları ile ilgili olarak ise Özcan “Her cezaevinin koşulları farklı oluyor. Ben de 12 Eylül’de 10 yıl çeşitli cezaevlerinde yatan biri olarak biliyorum. Çünkü her cezaevinin müdürüne, yapısına göre değişiklikler var. Fakat tabii ki kısıtlamalar var. O kısıtlamaların en yoğun olduğu yer Silivri Cezaevi” diyor.

Sürgündeki gazeteciler

Özcan, düşünce ve ifade özgürlüğü alanındaki gerileme nedeniyle sadece cezaevinde olan yazar ve gazetecilerin etkilenmediğini söylüyor.

Özcan, “Sadece cezaevindekiler değil, sürgündeki insanlar da arkalarından boş bırakılmıyorlar. Ragıp Zarakolu abimiz bunun örneklerinden biridir. Yaptığı ettiği hiç birşey yoktur ve kırmızı bülten çıkartıldı. Yani böyle komik bir durum” şeklinde konuşuyor.

Yazar ve yayıncı Ragıp Zarakolu için 2011’de yaptığı konuşma nedeniyle açılan dava kapsamında Eylül ayında kırmızı bülten kararı alınmıştı.

Basın özgürlüğü geriliyor

Türkiye’de basın özgürlüğünün içinde bulunduğu durum, uluslararası alanda hazırlanan raporlara da yansıyor. Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün açıkladığı Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde Türkiye 2002 yılında 100’üncü sıradayken 2018 yılında ise 180 ülkenin yer aldığı listede 157’inci sıraya geriledi.

Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın 8 Kasım tarihli açıklamasına göre Türkiye’de 145 gazeteci ve medya çalışanı hapiste bulunuyor.

Acil eylem çağrısı

PEN International’ın internet sayfasında 15 Kasım’a özel yayımlamış olan bildiride ise dünyanın dört bir yanında ifade özgürlüğü kapsamında düşüncelerini açıkladıkları için hedef alınan ve bazı durumlarda öldürülen yazarları ve gazetecileri korumak için acil uluslararası eylem çağrısında bulundu.

PEN’in Hapisteki Yazarlar Komitesi Başkanı Salil Tripathi “Otoriter hükümetler giderek daha fazla cesaretleniyor ve yazarları ve gazetecileri daha fazla sayıda hedef alıyorlar. Bazıları sadece işlerini yapmak için ağır bir bedel ödüyorlar. PEN’in Hapisteki Yazarlar Günü dünya çapında özgür ifadeyi destekleyenleri bu cesur çalışma arkadaşlarımızla dayanışma içinde olmaya ve bir mesaj vermeye davet ediyor. Susturamayacaksınız, okuyucuları susturulamayacak, bizi susturamayacasınız, bu okuyucu ve yazar arasındaki bağı susturamayacaksınız” dedi.

Seda Sezer Bilen

© Deutsche Welle Türkçe

https://www.dw.com/tr/pen-türkiye-muhalif-kimlikler-cezalandırılıyor/a-46297522

Alman Meclis Futbol Takımı Türk gazetecilere karşı

Federal milletvekillerinden oluşan futbol takımı, Berlin’de Türk gazetecilerle bir maç yapacak. Bu dostluk maçı ile, dünya çapında tutuklu gazetecilerin durumuna dikkat çekilmek isteniyor.

Alman Federal Meclis Futbol Takımı basın özgürlüğü için Türk gazeteciler ile maç yapacak. Federal milletvekillerinden oluşan takımın kaptanı Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) partili Marcus Weinberg, Salı akşamı Berlin’de oynanacak maç ile dünyada tutuklu bulunan 262 gazetecinin durumuna dikkat çekmek istediklerini belirtti. Dünyada en fazla gazetecinin tutuklu bulunduğu ülke olan Türkiye’nin “dehşet listesinin başında yer aldığını” kaydeden Weinberg, maç sonrası Türk gazetecilerle ilginç sohbetler yapma fırsatı bulacaklarını söyledi.

“Basın özgürlüğü, hür ve demokrat bir toplumun en önemli temellerinden biridir” diyen CDU’lu politikacı, dünyanın her yerinde Almanya’daki gibi şartların hakim olmadığının farkında olduklarını söyledi. Bağımsız haberciliğin yapılmasına izin verilmeyen bir yerde, başka insan haklarının da ihlal edildiğinden neredeyse emin olunabileceğini belirten Alman milletvekili, “konuyu görmezden gelemeyeceklerini” vurguladı.

Federal Meclis Futbol Takımında, mecliste grubu bulunan tüm partilerden yaklaşık 80 kişi bulunuyor. Alman Milli Takımı’nın resmi formasıyla sahaya çıkan ekip senede yaklaşık 20 maç oynuyor. Takım, bu maçlarla kamuoyunun ilgisini belli konulara çekmeye veya hayır amaçlı bağış toplamaya çalışıyor.

Kaynak: DW Türkçe – Berlin

Foto: Studio Kohlmeier

 

Almanya’da gazetecilere yönelik saldırılar arttı

Almanya’da yeni yapılan bir araştırmaya göre, gazetecilere yönelik saldırılarda artış yaşandı. Saldırıların büyük çoğunluğu Almanya’nın doğusundaki sağcı ve aşırı sağcı gösteriler sırasında meydana geliyor.

Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi (ECPMF) Almanya’da gazetecilere yönelik saldırılarla ilgili yaptığı araştırmanın sonuçlarını Leipzig kentinde kamuoyuna açıkladı. Almanya’da bu yıl Eylül ayı ortasına kadar 22 gazetecinin saldırıya uğradığı kaydedildi. Almanya’da gazetecilere yönelik 2015 yılında 43, 2016 yılında 19, 2017 yılında ise beş saldırı kayıtlara geçmişti.

“Düşman imgesi ‘yalancı basın’” adlı araştırmaya göre, iki vaka hariç saldırıların hepsi sağcı ya da aşırı sağcı gösteriler ve etkinlikler sırasında meydana geldi. Gazetecilere yönelik saldırıların yarısı Saksonya eyaletinde oldu.

Chemnitz kentinde bir Alman vatandaşının bıçaklanarak öldürülmesi sonrasında 1 Eylül tarihinde düzenlenen gösteri sırasında 11 gazeteciye yönelik dokuz saldırı gerçekleştirildi. Araştırmada bunun bir rekor olduğu ifade edilirken Saksonya-Anhalt eyaletinde dört, Thüringen eyaletinde üç saldırı kayıtlara geçti. Almanya’nın Brandenburg, Baden-Württemberg ve Kuzey Ren-Vestfalya eyaletlerinde ise birer saldırı tespit edildi. ECPMF gazetecilere yönelik saldırıların bu rakamlardan fazla olduğunu tahmin ediyor.

Gazetecilere “Hazırlıklı olun” uyarısı

Gazetecilerin genellikle fotoğraf çektikleri, görüntü aldıkları için ya da sadece yanlarında kamera taşıyor olmaları nedeniyle saldırıya uğradığı belirtiliyor. Ocak 2017-Eylül 2018 arasındaki toplam 27 vakadan 24’ünde saldırıya uğrayan gazetecinin yanında kamerasının da bulunduğu ifade ediliyor. Raporda “Gazeteci olarak teşhis edilebilen herkes bu tarz toplanmalar sırasında açıktan saldırıya uğramaya hazırlıklı olmalı” denildi.

Araştırma kapsamında gazeteci ve uzmanlara saldırılarla ilgili polis soruşturması ve verilen mahkeme kararlarıyla ilgili de soru  soruldu. Araştırmaya göre soruşturma makamları tarafından fiziksel şiddet içeren saldırılar dikkate alınırken sözlü tehdit ya da hakaretler dikkate alınmıyor.

AFP,EPD/EC,CÖ

© Deutsche Welle Türkçe

ATGB Belçika Temsilcisi, gazeteci Fikret Aydemir BTMB’nin başına geçti

Avrupa Türk Gazeteciler Birliği (ATGB) Yönetim Kurulu Üyesi ve Belçika Temsilcisi Fikret Aydemir, Belçika’daki Türk gazetecileirn örgütlendiği birliğn başına geçti.

Belçika Türkçe Medya Birliği (BTMB), yönetim kurulu olağanüstü toplantı yaparak, yeni görev dağılımı gerçekleştirdi. Yeni görev değişikliğiyle, BTMB Etik Kurul Başkanı Fikret Aydemir, BTMB’nin yeni başkanı oldu. Belçika’daki 14 Ekim yerel seçimlerinde aktif siyasete atılan 3 BTMB yöneticisi pasif görev üstlendi.

Belçika Türkçe Medya Birliği’nden başta başkan olmak üzere 3 yöneticinin 14 Ekim yerel seçimlerinde aday olmaları nedeniyle BTMB yönetim kurulunda zorunlu görev değişikliği yapıldı. Başkan Hüseyin Dönmez, Başkan Yardımcısı Kadir Duran ve Etik Kurul Üyesi Mustafa Ulusoy’un farklı partilerden farklı belediye meclislerine aday olmaları nedeniyle BTMB’nin yönetim kurulu değişti.

AYDEMİR: “HERKESE EŞİT MESAFEDE OLACAĞIZ”

BTMB Başkanı Fikret Aydemir, derneğin kuruluşundan bugüne kadar geçen sürede derneğe katkılarda bulunan ve başkanlığı sürdüren Hüseyin Dönmez başta olmak üzere, diğer tüm yönetim kurulu üyelerine teşekkür etti. BTMB Başkanı Aydemir, “Dernek yönetim kurulumuzun üyelerinden arkadaşlarımıza öncelikle katkı ve desteklerinden dolayı teşekkür ediyorum. Derneğimizdeki bu zorunlu değişim ile bana ve yönetim kurulu arkadaşlarımıza verilen görevi en iyi bir şekilde yerine getirmenin mücadelesini vereceğiz. BTMB üyesi arkadaşlarımızdan siyasete giren ve aday olan arkadaşlara da başarılar diliyoruz. Ancak, kurum olarak seçim sürecinde farklı partilerden siyasi mücadele veren bütün adaylara eşit mesafede olduğumuzu bir kez daha vurgulamak isteriz” dedi.

BTMB’den yapılan açıklamada, Belçika Türkçe Medya Birliği’nin bir kurum olarak zarar görmemesi ve bütün siyasi partilere, adaylara eşit mesafede olmasının gereği olarak ve tüzüğünün 2. maddesinin 4. bendine dayanarak zorunlu değişikliğe gidildiği belirtildi.

DÖNMEZ: “HERKESE ÇOK TEŞEKKÜR EDİYORUM”

BTMB’nin Kurucu Başkanı Hüseyin Dönmez, “Bildiğiniz gibi, yeni tatil sezonunu bitirdik. Önümüzde yoğun gündem var. Şuan Yönetim Kurulu başkanı sıfatıyla ben, ayrıca başkan yardımcısı Kadir Duran ve Etik Kurulu asıl üyesi Mustafa Ulusoy arkadaşlarımız 14 Ekim 2018 günü Belçika’da yapılacak yerel seçimlere farklı partilerce aday gösterildik. Yönetim Kurulu’ndaki arkadaşlarımızın çeşitli partilerden aday olarak, BTMB bünyesinde görevlerine devam etmelerinin etik olmadığını düşünüyoruz. İleride kuruma sıkıntı olmaması düşünerek, aday olan arkadaşlarımızın asıl yönetim kurulu görevlerinden ayrılmaları gerektiğine karar verdik. Ben, bugüne kadar yürüttüğüm başkanlık görevinden etik kural gereği bu toplantı neticesi ayrılacağım. Diğer iki arkadaşımızda aynı görüşü paylaşmaktalar. Şimdiden bugüne kadar bana ve yönetim kuruluna yardımcı olan, destek olan tüm arkadaşlarımıza üyelerimize teşekkür ediyorum. Önümüzdeki genel kurula kadar pasif olarak üyeliğimiz devam edecektir” diye konuştu.

YENİ YÖNETİM

Fikret Aydemir başkanlığında kurulan yeni yönetim kurulu şu şekilde oluştu: Zana Eminli Acar (başkan yardımcısı), Zehra Özer (genel sekreter), Muhammed Gündoğdu (sayman), Yalçın Şen (dış ilişkiler), Hüseyin Dönmez ve Kadir Duran (yedek üye). BTMB Etik Kurulu ise Celil Gündoğdu (başkan) ve Ayhan Demir’den oluştu.

Brüksel – Yeni Posta

 

 

Deniz Yücel Türkiye aleyhine tazminat davası açtı

Die Welt gazetesi muhabiri Deniz Yücel Türkiye aleyhine tazminat davası açtı.

Sınır Tanımayan Gazetesiler (RSF) örgütünün Türkiye şubesi resmi Twitter hesabından yapılan açıklamada şöyle denildi:

merkezli gazetesinin muhabiri Deniz Yücel ’de bir yılı aşkın süreyle “haksız tutuklamaya uğradığı” gerekçesiyle 1 milyon TL tutarında tazminat davası açtı. Avukatı Veysel Ok’un İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açtığı dava 25 Eylül’de başlayacak.”

 

ATGB’nin ‘Türkçe varsa, Türkçe medya da var’ kampanyası kapsamındaki sempozyum hazırlıklarına start verdik

Avrupa Türk Gazeteciler Birliği’nin (ATGB) “Türkçe varsa, Türkçe medya da var” kampanyası kapsamında 2019’un Mart ayında düzenlemeyi hedeflediğimiz sempozyumun hazırlıklarına başladık.

ATGB ekibinin yanı sıra sivil toplum örgütlerinin temsilcilerin de önerileri ile katıldığı planlama buluşması Frankfurt kentinde yaklaşık gerçekleşti.

Avrupa’daki Türkçe medyayı Frankfurt’ta iki gün boyunca siyaset, medya, sanat, kültür ve bilim dünyasından isimler mercek altına alacak.

 

Türkiye’de otokrat rejim tescillendi

Avrupa Türk Gazeteciler Birliği (ATGB) Basın Açıklaması:

ADİL OLMAYAN KOŞULLARDA KAZANILMIŞ ZAFER, ZAFER DEĞİLDİR!

BASIN VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNE 24 HAZİRAN DARBESİ…

Baskın erken seçim Türkiye’de AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın zaferi ile sonuçlandı.

Adil olmayan şartlarda, OHAL koşullarında, muhalif medyanın susturulduğu bir ortamda gerçekleşen 24 Haziran seçimleri, gazetecilerin, muhalif politikacıların, öğrencilerin, hukukçuların, akademisyenlerin, aydınların cezaevinde esir edilmesinin gölgesinde gerçekleşti.

Diğer taraftan, Türkiye’nin tek kamu ajansı olan Anadolu Ajansı’nın çarpıtılmış verileriyle halkın gece boyunca aldatıldığı bir ortamda gerçekleşen 27. Dönem Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Seçimi’nde vatandaşlar ve muhalefet, özgürlükçü demokrasi ve bağımsız bir Türkiye için el ele mücadele vererek tarih yazdı.

15 Temmuz darbe girişiminden ve 20 Temmuz sivil darbesinden bu yana uçurumun eşiğine getirilen ve Başkanlık seçimi ile otoriter rejimi tescillenen Türkiye’de bu son seçimlerden sonra artık demokrasiden ve özgürlüklerden söz edilemeyeceğini üzülerek gözlemliyoruz.

Erdoğan’ın ev ödevleri ise çok:

· Ülkenin tüm kaynaklarını satıp tüketen iktidar seçim zaferi sarhoşluğundan hızlı bir şekilde ayılıp, sadece kendisinin değil halkının da altında kalması kuvvetle ihtimal ekonomik çöküntüye acil çare üretmeli.
· Yargıdan eğitime, ordudan siyasete dek derinlemesine sızmış olan siyasal İslamcı anlayış tüm kadrolardan arındırılmalı.
· Seçim kampanyaları çerçevesinde verdiği OHAL’i kaldırma sözünü tutmalı

· Yeniden adalet ve hukuk tesis edilmeli.
· Avrupa Birliği ile bağlarının tamamen kopma noktasına gelen Türkiye’nin yüzü yeniden Batı’ya çevrilmeli.
· Barış politikaları geliştirmeli, Türkiye’nin dış dünyayla ilişkilerini derhal düzeltmeli.
· Suriye meselesi ve Suriyeli mültecilere yönelik hoşnutsuzlukla baş edebilen çareler üretmeli.
· Ve elbette zaten sayısı bir avuç olan muhalif medyaya dokunmamalı.
· Basın ve ifade özgürlüğü ihlalleri sona erdirilmeli.
· Cezaevindeki meslektaşlarımızın sadece gazetecilik yaptıkları için cezalandırılmalarına son verilmeli.

Umutları örgütlemeyi başaran muhalefetin güçlü mücadelesini ve Türk halkının umut dolu ve inançlı direnişini ise “yüreklendirici” olarak niteliyor, özgür, çağdaş Türkiye için umudumuzun devam ettiğini bildiriyoruz.

Hiçbir şey bitmedi. Her şey esas şimdi başladı.

Avrupa Türk Gazeteciler Birliği (ATGB) Yönetim Kurulu

 

 

Sen de gel!

Sevgili Üyelerimiz,

Sevgili ATGB Dostları

“Avrupa’daki Türkçe medya” sempozyumu / haftası hazırlıkları başladı.

Avrupa’da ilk kez basılan ve dağıtılan Türkçe gazete Akşam gazetesi oldu.
Akşam gazetesi, Altan Öymen yönetiminde 3 Şubat 1969 tarihinde Hannover’de yayın hayatına başladı

Avrupa Türk Gazeteciler Birliği (ATGB) olarak önümüzdeki sonbahar döneminde düzenlemek istediğimiz  sempozyumunun planlanması için Frankfurt’ta 1 Temmuz 2018 Pazar günü toplanıyoruz.

ATGB yönetim kurulunun yanı sıra öneri ve saptamaları ile planlamaya katkıda bulunacak üyelerimizi ve arkadaşlarımızı da bu buluşmada yanımızda görmek istiyoruz.

Toplantıya medyanın yanı sıra kültür sanat, siyaset dünyasından ve stk’lardan da dostlar davetlidir.

Buluşma Yeri
gang&gäbe am Main
Walther-von-Cronberg-Platz 1
60594 Frankfurt am Main – Sachsenhausen
Walther-von-Cronberg-Platz
Telefon: +49 69 5800 505 17

Buluşma Tarihi
1 Temmuz 2018 Pazar

Buluşma Saati
13.00’den itibaren