Uluslararası Basın Enstitüsü IPI’nin bugünkü açıklamasında Suudi Arabistan’ın yargı süreci ile alay ettiğine işaret edildi. IPI temsilcileri Türkiye’deki davayı yakından izliyor.
Önde gelen gazetecilerin, medya yöneticilerinin ve editörlerin oluşturduğu küresel bir basın özgürlüğü ağı olan Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI), bugün 2018’de Suudi gazeteci ve Washington Post köşe yazarı Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesi sonrasındaki yerine getirilmeyen adalet sürecini kınadı.
HÜKÜMETLERİN İKİYÜZLÜLÜĞÜ
IPI Direktörü Barbara Trionfi, “Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesinin üstünden iki yıl geçti, yine de Suudi Arabistan cinayetin arkasındakileri açıklamayı ve sorumlu tutmayı başaramadı” dedi. “Suudi Arabistan’ın bu çirkin eylemin gerçek sonuçlarından kaçmayı başardığı gerçeği, Krallık için kırmızı halı sermeye devam eden hükümetlerin insan hakları söyleminin ikiyüzlülüğünü gözler önüne seriyor. Suudi Arabistan’da görülen davanın sonucu, uluslararası toplumun kabul etmemesi gereken bir adalet sorunu.”
KALINTILARI BULUNAMADI
Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın bilinen eleştirmenlerinden biri olan Kaşıkçı, Türk nişanlısıyla planladığı evlilik öncesinde bazı belgeleri toplamak için 2 Ekim 2018’de İstanbul’daki Suudi Konsolosluğu’nu ziyaret ettiğinde ortadan kayboldu. Riyad’dan gönderilen bir tetikçi ekibi tarafından öldürüldü ve cesedi konsolosluk içinde parçalandı. Şimdiye kadar kalıntıları bulunamadı.
“HAYDUT OPERASYONU”
Uluslararası baskı altındaki Suudi Arabistan, Kaşıkçı’nın bir “haydut operasyonu” olarak nitelendirdiği eylemle öldürüldüğünü kabul etti ve cinayetle ilgili 11 kişiyi suçladı. Mart 2019’da gizli bir duruşma ile başlayan dava, aralık ayında sanıklardan beşinin idam cezasına ve diğer üçünün hapis cezasına çarptırılması ile sonuçlandı. Ancak bu yıl 8 Eylül’de bir Suudi mahkemesi beş suçlunun ölüm cezasını bozdu ve 20 yıl hapis cezasına çevirdi.
Diğer üç suçluya yedi yıldan 10 yıla kadar değişen hapis cezaları verildi. 8 Eylül’de Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği, yürütülen adalet sürecinde yeterli şeffaflığın bulunmadığını söyledi.
CİNAYET EMRİNİ VEREN
Titiz bir incelemenin sonunda, Birleşmiş Milletler Özel Raportörü Agnes Callamard, Kaşıkçı’nın “uluslararası insan hakları hukuku kapsamında Suudi Arabistan devletinin sorumlu olduğu, kasıtlı bir cinayetin” kurbanı olduğu sonucuna vardı. ABD’nin Merkezi İstihbarat Teşkilatı’nın (CIA) Kaşıkçı cinayetinin ardından çeşitli gazetelerde yayınlanan bir değerlendirmesinde, cinayet emrini Muhammed bin Selman’ın verdiği belirtildi.
İNFAZI ORGANİZE EDENLER
Callamard, eylül kararlarını takip eden bir dizi tweetinde şunları yineledi:
“Cemal Kaşıkçı’nın infazını organize eden ve onay veren üst düzey yetkililer, soruşturma ve yargılamanın başından beri neredeyse süreçten hiç etkilenmeden serbestçe dolaştılar. Devletin tepesindeki Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın bireysel sorumluluğuna gelince, ülkesinde gerçekleşen her türlü soruşturmaya karşı özenle korunmaya devam ediyor.”
Aynı zamanda Türkiye’de savcılar tarafından, Kaşıkçı’nın öldürülmesi ardından altı Suudi vatandaşı hakkında ikinci bir dava açıldı. Konsoloslukta çalışan sanıklardan ikisinin cinayetten sonra ülkeyi terk ettiği iddia ediliyor. Suçlu bulundukları takdirde ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla karşı karşıya kalacaklar. Diğer dört sanık delilleri tahrif etmekle suçlanıyor ve beş yıla kadar hapis cezası isteniyor.
+49 – BERLİN