Gazeteciliğin geleceği robotlara mı emanet?

Otomatik metin üretmek, bir felaketin habercisi mi? 

Gazeteciliğin geleceği nereye gidiyor?

“Saniyeler içinde haber üret. Artık haber yazabilmek için redaktörlere ya da çevirmenlere ihtiyacın yok.“

Bu slogan Stuttgartlı bir kuruluşa ait: AX Semantics

Klasik gazeteciliği, devrim yaparak Big Data namı diğer “Büyük Veri“ zamanlarına adapte etmek heyecan verici olduğu kadar korkutucu da.
Otomatik metin üretebilen programları yaratan AX Samentix, dünyadaki sayısız software şirketinden biri. Redaktörleri ise, akıllı programların işleri devralması endişesi çoktan sardı bile.

Basic Thinking internet sitesinde konuya ilişkin ilginç bir analiz yer aldı. Fabian Mirau imzalı analiz şöyle:

“Teorik olarak otomatik gazetecilikte, yüksek ücretler karşılığı emek harcaması gereken redaktörlere artık gerek yok. Gereken bilgilerle donatılmış bir program kime yetmez. Bir düğmeye basarak haber üretmek buna denir.
Nihayetinde program cümle kurmayı, metin yapısını ve haber yazma tarzını redaktörlerden öğreniyor. Elle yazılan haber metinleriyle robotların yazdığı haber metni arasındaki fark neredeyse yok denecek kadar az.

Gazeteciliğin geleceği “Karmaşık ‘boşlukları doldurun’ metinleri“ mi?

Peki teknoloji dünyasında tüm bu olup biten, her redaktörün korkulu rüyası mı?
Tam olarak değil.
Software firmalarının otomatik haber üretme programları vaat edilenden kötü durumda aslında. İtiraf etmek gerekir ki gerçekte otomatik gazetecilik şimdilik farklı bilgilerin eklenebileceği, çok karmaşık,“boşlukları doldur“ metinlerinden ibaret, o kadar.

Big Data ve otomatikleşme zamanlarında gazeteciliğin geleceği ile ilgili yıllardır süren tartışmalardan çıkan sonuç şimdilik şöyle: Bir bilgisayar programı, bir insanın yaptığı işi sadece sınırlı derecede devralabilir. Ancak bazı durumlarda kişiye özel bir metni ise mükemmel yazabilir.
Redaktörlerin çok da fazla ilgisini çekmeyen konular, örneğin okurun yaşadığı şehir, ilgi alanları, yaşam durumu gibi verilere de bağlı olarak hava durumu raporları, hisse senetlerinin durumu, futbol karşılaşmalarının sonuçları için otomatik üretilmiş metinler biçilmiş kaftan.

Ayrıca bilgisayar programlarının önümüzdeki on yıl içinde yapamayacağı şeyler de var: Araştırmacı gazetecilik, genel seçimler hakkında siyasi yorumlar, savaş bölgelerinden duygusal söyleşiler örneğin.

Dijitalleşmeden gazetecilik de kaçamıyor

Tüm bunlar şimdilik redaksiyonlar için şu anlama geliyor:

Can sıkıcı hisse senetleri, borsa haberleri gibi metinler bir tuşa basılarak üretilsin. Ama lütfen araştırmacı gazetecilik  redaktörler tarafından yapılsın. Yani sıkıcı rutin işleri robotlar halletsin, gerçek gazeteciliğe çok daha fazla zaman kalsın.

Ancak heryerde olduğu gibi burada da şu geçerli: Gazetecilerin el emekleri de dijital dönüşümden kaçamıyor. Makinalar, insanların işlerini hafifletmek için varlar. Bu yüzden yazı işlerini otomatikleştiren değil ama mükemmelleştiren ve destekleyen, asiste eden bilgisayar programları da mevcut.
Newsstream Projesi sosyal medyadaki, bloglardaki, medya arşivlerindeki dev verileri derleyip gazetecilerin hizmetine sunuyor. Örneğin bir söylemi kimin, ne zaman hangi şartlarda söylediğini ararken son derece yardımcı olabiliyor.

Siborg gazeteciliği avantajlar sunuyor

Siborg (Sibernetik organizma) yani yarı makina yarı insan gazeteciliği ise daha gerçekçi ve daha az endişe yaratan bir yöntem. Teoride büyük fırsatlar sunuyor, ciddi vaatlerde bulunuyor. Küresel habercilik tahmin edilemeyecek hızda mümkün olabiliyor.

Diyelim Şili’de bir deprem oldu. Bilgisayar programı Twitter, Facebook ve bölgeden haber yapan Şilili gazetecilerin röportajlarını birkaç saniye içinde Alman gazetecilere sunabiliyor. Hem de birebir çeviri yaparak. Hatta bu her dil için mümkün görünüyor.

Siborg gazeteciliği bu nedenle en uygun terim. Big Data programları ve insan karışımından bir melez, bir tarafı diğer yanı olmadan başaramayacağı şekilde hizmet sunuyor.
Algoritmalar ve Big Data gerçekte gazeteciler için bir tehdit yerine bir şans olarak algılanmalı. Program bazlı destekler habercilikte bir zenginlik, kaliteyi yükselten bir etmen olarak algılanmalı.

Özetle, full otomatik robot gazeteciliği gelecekte sınırlı kapasiteli sayısız redaksiyonun işini hafifletecek ve birçok yerden tasarruf yapmayı sağladığından dijital gazetecilikte ücretsiz kültürden yararlanma fırsatını da doğuracaktır.”

Çeviri: Işın Toymaz

 

Şık’ın avukatı: Ahmet soruşturma açılmasını bekliyordu

Sosyal medya hesabından, attığı tweetler nedeniyle gözaltına alınan gazeteci Ahmet Şık’ın gözaltısına yönelik yankılar sürüyor.

Şık’ın avukatı Tora Pekin, “Türkiye’de hak haberciliği yapan istisnasız her gazeteciyi Ahmet Şık gibi böyle bir savcılık işlemi bekliyor” dedi.
Deutsche Welle Türkçe’den Hülya Topçu’nun sorularını yanıtlayan Pekin, dosyaya kısıtlama kararı getirildiğini, soruşturma savcısının müvekkilleri Şık’la görüşmelerine beş gün yasak koyduğunu belirtti.

DW Türkçe’nin konuya ilişkin haberi şöyle:

DW Türkçe: Ahmet Şık’ın gözaltına alınma nedeni ne?
Avukat Tora Pekin: Kendisiyle ilgili gözaltı kararında, attığı bir takım tweetler ve Cumhuriyet Gazetesi’nin internet sayfasında yayınlanan haberleri nedeniyle Terörle Mücadele Kanunu’nun 7/2 yani ‘terör örgütünün propagandasını yapmak’ ve 301. madde, yani ‘hükümet ve yargı organlarını aşağılama suçundan hakkında soruşturma başlatıldığı belirtiliyor.
Türkei Rechtsanwalt Tora Pekin (privat)
Avukat Tora Pekin
DW: Soruşturma dosyası size ulaştı mı?
Pekin: Hayır biz alamıyoruz dosyayı, bize göstermiyorlar.
DW: Dosyaya yönelik kısıtlama kararı var mı? Varsa bu hukuki açıdan ne anlama geliyor?
Pekin: Evet var. Hukuki olarak bize dosyadan hiçbir şeyi göstermeyecekleri manasına geliyor bu. Bir tek kendi adımızın, imzamızın yer aldığı ifade tutanaklarını alabiliyoruz. Bir de yasa uyarınca bilirkişi raporu varsa dosyada, onları alabiliriz ama onların dışında dosyadaki herhangi bir belgeyi göstermeyecekler.
DW: Avukatlarıyla görüşme yasağı konusunda belirlenen süre nedir?
Pekin: Avukatları beş güne kadar Ahmet Şık’ı göremeyecek. Mutlaka beş gün uygulanacak diye bir kural yok ama soruşturma savcısı şimdilik beş gün görüşme yasağı almış. Bize bu şekilde bildirildi.
DW: Ahmet Şık ne zaman hakim karşısına çıkabilir?
Pekin: Bir şey söylemek zor. Savcı gözaltı süresini suçlama konusuna göre değiştirebilir. Ama şu an ‘örgüt propagandası suçu’ söz konusu olduğu için gözaltı süresinin çok uzamayacağını düşünüyorum.
DW: Ahmet Şık şu an nerede?
Pekin: İstanbul’da Vatan Caddesi’ndeki Emniyet Müdürlüğü binasında tutuluyor.
DW: Siz avukatları olarak nasıl bir girişimde bulunacaksınız?
Pekin: Bekleyeceğiz. Öncelikle kendisiyle görüşmeyi bekleyeceğiz. Bu arada da hükümete yakın, adliyeye yakın muhabirlerin geçtiği haberlerden topladığımız bilgiler ışığında bir hazırlık yapacağız. Şu anda sadece bekliyoruz.
DW: Soruşturma savcısı ile görüştünüz mü? Bu konuda girişiminiz oldu mu?
Pekin: Biz kendisi ile görüşmeyi isteriz ama şu anda İstanbul Adliyesi’nde savcı ve özel kalemi dahil, yazı işleri müdürlüğü kapatılmış. Kalemle görüşmemize dahi izin verilmiyor, savcı kendisi de bizimle görüşmüyor.
DW: Ahmet Şık gözaltına alınmayı ya da hakkında soruşturma başlatılmasını bekliyor muydu? Bu konuda bilginiz var mı?
Pekin: Sadece Ahmet değil şu anda Türkiye’de hak haberciliği yapan istisnasız her gazeteci kendisiye ilgili böyle bir savcılık işlemi bekliyor. Bunun hiç tartışması falan yok. Ahmet de tabii ki, ‘bakalım bana nereden gelecekler? Hangi yazdığımdan hangi çizdiğimden bir suçlama yöneltecekler’ diye uzun zamandır bekliyordu.
DW: Sosyal medyada bir hesap tarafından, bir grup gazeteci hakkında soruşturma başlatılacağı iddia edilerek bir liste paylaşıldı. Bu listede Ahmet Şık’ın da adı vardı. Şık’ın avukatı olarak bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Pekin: Bu hesabı ve iddiayı ciddiye almıyorum. O paylaşımın tek amacı nasıl olsa Türkiye’de şu an gazeteciler sistematik bir şekilde gözaltına alınıyor. Ve çoğunlukla tutuklanıyorlar. Haklarında davalar açılıyor. O listeden nasılsa birileri hakkında halihazırda soruşturma sürüyordur ya da soruşturma açılacaktır bu belli. Bunu yazmak için devletin derinlerinden bir bilgi almanız gerekmiyor. Burada yapılmak istenen şu bence: Bir, iki kişi hakkında soruşturma açılarak, listedeki diğer gazeteci arkadaşları tedirgin etmek, huzursuz etmek. Bence insanlar bu tür hesapları ciddiye almamalılar.