TÜRKİYE’DE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN KAMPANYA BAŞLATILDI

Alman Kitap Basım ve Yayıncıları Derneği Borsa Birliği, PEN-Merkezi Almanya, Sınırsız Gazetecileri Derneği Türkiye ‘de ifade ve basın özgürlüğü için kampanya başlattı.
#FreeWordsTurkey hashtag’iyle de sosyal medyada kampanya yankı bulurken, adı geçen kuruluşlardan yapılan açıklamada „Federal Alman Hükümeti ve AB-Komisyonu Türkiye ‘de düşünce özgürlüğü talep etmelidir. Federal Hükümet ve AB-Komisyonu ‘ndan Türkiye ‘deki düşünce özgürlüğü için ödün vermeksizin faaliyete geçmesini talep ediyoruz“ dendi.
Federal Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker’e teslim edilmek üzere www.change.org/freewordsturkey_tur sitesinde imza kampanyası başlatan kuruluşlara bugüne dek 37 bin 677 destek geldi.
DİLEKÇE MERKEL VE JUNCKER’E TESLİM EDİLECEK
Federal Hükümet’e ve AB-Komisyonu ‘na yönelik bir online-dilekçe başvuru formu ile imza vermeye çağıran her 3 kuruluş Merkel ve Junker ‘e seslenerek verecekleri kararlarında, davranışlarında ve görüşlerinde, düşünce, bilgilendirme ve basın özgürlüğünü ödünsüz ve etkili bir şekilde talep etmeye ve bunları pazarlık konusu etmemeye davet ettiler.
Söz konusu üç kuruluş yetkililerin, Türkiye ve düşünce özgürlüğünün ağır bir şekilde kısıtlandığı diğer ülkelere karşı sürdürmekte oldukları politikalarını yeniden gözden geçirmelerini talep ederek, baskı altındaki gazeteci ve yazarlar için de, örneğin bürokratik engel çıkarmayan acil-yardım vizesi sunulması gibi, acil yardım istediler.
„POLİTİKACILAR ÖDÜN VERMEDEN ÖZGÜRLÜĞÜ SAVUNMALIDIR“
Borsa Birliği Başkanı Alexander Skipis konuya ilişkin yaptığı açıklamada ’’Türk Hükümeti düşünce özgürlüğüne çok ağır bir şekilde saldırıda bulunmaktadır. Federal Hükümet ve AB-Komisyonu bu konuda daha uzun bir süre kayıtsız kalmamalıdır. Konuşma özgürlüğü bir insan hakkıdır ve pazarlık konusu yapılamaz. Politikacılar bu hakkı ödünsüz bir şekilde savunmalı, çıkar gerekçelerini öne sürerek riske atmamalıdır. Gelin sessizliğimizi birlikte bozalım ve düşünce özgürlüğü için bir ünlem koyalım’’ dedi.
„İLGİSİZ KALAMAYIZ“
PEN-Merkezi Almanya İkinci Başkanı ve Writers-in-Prison Görevlisi Sacha Feuchert de bu konuda „İlgisiz kalmamalıyız“ diyerek „Türkiye ‘deki yazarların tutuklanması, korkutulması ve engellenmesi derhal sona ermelidir. Meslektaşlarımız için mücadele etmek hakkımız ve görevimizdir“ diye konuştu.
„MESLEKTAŞLARIMIZ DESTEK BEKLİYOR“
Sınır Tanımayan Gazeteciler Derneği Sözcüsü Michael Rediske ise, ’’Türkiye ‘deki duruma bakılırsa, sessiz kalmak bir seçenek değildir. Gazeteci ve yazarların kitle halinde kovuşturulmasına karşı yapılacak şey, görüş bildirmektir. Kovuşturmaya uğrayan Türk medya çalışanları bizden dayanışma ve pratik destek beklemektedir’’ dedi.
Diğer taraftan basım evleri, kitapçılar ve medya kuruluşları söz konusu kampanyayı etkin bir şekilde desteklerken, şirketler web sitelerinin açılış sayfalarında kampanyanın sloganını (Türkiye İçin İfade Özgürlüğü-#FreeWordsTurkey) yayınlıyorlar.
Kitapçılar vitrinlerine astıkları afişlerle müşterilerini imza kampanyasına destek vermeye çağırırken, anılan üç kuruluş, yurt içinde ve yurt dışında bulunan partner kuruluşlarını kampanyaya katılmaya ve imza kapmanyasını tanıtmaya davet ediyorlar.
Öte yandan sözkonusu kampanyaya Başbakanlık Sarayı’nın ’’Türkiye İçin İfade Özgürlüğü“ (#FreeWordsTurkey’’) sloganı ile ile ışıklandırılması ile start verilmişti.

TÜRKİYE İÇİN İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ DİLEKÇESİ
Alman Kitap Basım ve Yayımcıları Derneği Borsa Birliği e.V., PEN-Merkezi e.V., Sınır Tanımayan Gazete Habercileri Derneği e.V. ’nın düşünce, bilgi ve basın özgürlüğü hakkındaki başvurusu şöyle:
„Konuşma özgürlüğü Türkiye’de ciddi tehdit altındadır. Türk Hükümeti Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra, yoğun bir şekilde, hükümeti eleştiren gazeteci ve medya kuruluşlarına karşı hareket etmektedir. Bununla birlikte Türkiye ‘deki medyanın zaten gergin olan durumu giderek daha da vahimleşmektedir. Gazetecilerin pasaportları ellerinden alınmakta, yazarlar tutuklanmaktadır. Medya grubu olan 130 şirket kapatılmış, buna ek olarak 29 kitap basım evi de kamulaştırılmıştır. Yazarlar ve yayıncılar korku ve varoluşsal kaygı içinde bulunmaktadırlar.
Türkiye ‘de düşünce özgürlüğü ayaklar altına alınmaktadır! Konuşma özgürlüğü insan hakkıdır ve pazarlık konusu edilemez. Düşünce, bilgi edinme ve basın özgürlükleri , özgür ve demokratik bir toplumun temelini oluşturur. Bu nedenle Federal Hükümet ‘i ve Avrupa Komisyonu ‘nundan talebimiz, Türkiye’nin içinde bulunduğu bu duruma karşı net bir duruş sergilermelerini talep ediyoruz, verecekler kararlar, eylemleri ve yapacakları açıklamaları ile tavizsiz ve etkin bir şekilde düşünce özgürlüğünü talep etmeleri ve bunu pazarlık konusıu yapmamalarıdır. Türkiye’de ve dünyanın başka bir yerinde düşünce özgürlüğü saldırı ve ağır sınırlamalara maruz kaldığında, Federal Hükümet ve Avrupa Komisyonu bu ülkelere karşı politikalarını gözden geçirmelidir. Ayrıca, mağdur gazeteci ve yazarların, Almanya tarafından sağlanacak, örneğin bürokrasisi olmayan engelsiz acil yardım vizesi uygulaması gibi hızlı bir şekilde yardıma ihtiyaçları vardır.
Kitap, gazete ve dergilerin demokrasi ve özgürlük için önemli katkıları vardır. Bu nedenle, biz kesinlikle ifade, bilgi ve basın özgürlüğü konusunda kararlıyız. Bu başvuru dilekçemizi destekleyin ve temel haklara bizim ile birlikte sahip çıkın! Konuşma ve özgürlük için!“

„AZINLIKLARIN İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ İHLAL EDİLİYOR“

Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu(ABTTF), Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı(AGİT) Demokratik Kuruluşlar ve İnsan Hakları Ofisi(ODIHR) tarafından Viyana’da düzenlenen İnsani Boyut Uygulama Toplantısı’na katıldı.

“İfade Özgürlüğünün Geliştirilmesi: Haklar, Sorumluluklar ve AGİT’in Katkıları” konulu toplantıda Batı Trakya Türk Azınlığı’nı ABTTF Uluslararası Çalışmalar ve Lobi Grubu üyeleri Funda Reşit ve Fatih Hafızmehmet ile Batı Trakya Azınlığı Kültür ve Eğitim Şirketi(BAKEŞ) Genel Müdürü ve Sosyal Bütünlük için Avrupa Müslüman İnisiyatifi (EMISCO) Yönetim Kurulu üyesi Pervin Hayrullah ile Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneği(BTAYTD) Üyesi ve İskeçe Türk Birliği Asbaşkanı Aysel Homko temsil ettiler.

Uluslararası belgelerin ve anayasa hükümlerinin aksine azınlıkların ifade ve basın özgürlüğü ihlal ediliyor

AGİT Medya Özgürlüğü Temsilcisi Dunja Mijatovic’in açılış konuşması yaptığı toplantıda Mijatovic, ifade özgürlüğü kapsamında medya özgürlüğünün öneminin altını çizdi, AGİT üyesi bazı ülkelerde medya özgürlüğünün kısıtlanmasını eleştirdi. İfade özgürlüğü hakkı konulu ilk oturumda konuşan Pervin Hayrullah, Yunanistan’da uluslararası belgelerin ve Anayasa hükümlerinin aksine azınlıkların ifade ve basın özgürlüğünün devlet yetkililerince ihlal edildiğini söyledi, Batı Trakya Türk Azınlığı’na üye bir gazetecinin Batı Trakya Türk Azınlığı’nı “Türk” olarak adlandırdığı için avukatlarının huzurunda tehdit edildiğini belirtti. Azınlık basın mensuplarına yapılan baskılardan örnekler veren Hayrullah, 3592/2007 sayılı yasanın hükümlerinin azınlığın küçük çaptaki medya organları için çok ağır olduğunu söyledi, azınlığa yönelik mali ve yasal baskıları dile getirdi.

Mevcut medya yasası medya çoğulculuğunu tehdit ediyor

Aynı oturumda konuşan ABTTF Uluslararası Çalışmalar ve Lobi Grubu üyesi Funda Reşit ise Batı Trakya Türk Azınlığı’nı temsil eden ve Türkçe dilinde yayın yapan radyoların yeterli oranda Yunanca yayın yapmayıp yabancı bir dilde, Türkçe yayın yaptığı için Yunanistan Radyo ve Televizyon Konseyi tarafından verilen cezaları dile getirdi. Bununla birlikte Funda Reşit, Hara Nikopoulou davasında Gündem ve Millet gazetelerine verilen 150 bin ve 120 bin euroluk cezaları aktardı, bahsekonu gazetelerin cezaların iptali için Yargıtay’a başvurduğunu söyledi. Avrupa Yerel ve Azınlık Dillerinde Yayımlanan Günlük Gazeteler Derneği (MIDAS) ve Avrupa Halkları Federal Birliği(FUEN)’in konuyla ilgili Batı Trakya’ya yapmış olduğu ziyaretleri aktaran Reşit, azınlık gazetelerine verilen yüksek tutardaki tazminat cezalarının medya çoğulculuğunu tehdit ettiğini belirtti. Cevap hakkını kullanan Yunanistan, Batı Trakya’da birçok medya organının özgürce yayın yaptığını ifade ederek ceza alan gazete ve radyoların bazı kanunlara uymadıkları için yasal mahkemeler tarafından yargılanma sonucu bu cezaları aldıklarını belirtti.

İsminde “Türk” kelimesi geçen dernekler kapatılıyor, kamusal alanda Türkçe yasaklanıyor

Toplantının “İfade Özgürlüğü Çerçevesinde Sorumluluklar” konulu ikinci oturumunda söz alan Aysel Homko, ismindeki “Türk” kelimesi nedeniyle kapatılan İskeçe Türk Birliği’nin Asbaşkanı olduğunu söyledi. Homko, Kasım 2013’te Gümülcine’de düzenlenen bir konferansta Batı Trakya Türk Azınlığı’na üye bir gazetecinin, kendisine daha önceden Türkçe konuşabileceği taahhüt edilmesine ve salonda resmi tercüman bulunmasına rağmen, Türkçe konuşturulmadığını söyledi. Ayrıca Homko, Gümülcine Devlet Hastanesi’nde dönemin müdürünün doktor ve hastalar arasında Türkçe konuşulmasını yasakladığını fakat gelen tepkiler üzerine bu yasağın kaldırıldığını belirtti. Homko, Yunanistan’ın Batı Trakya Türk Azınlığı’nın ifade özgürlüğünü ihlal etmeye devam ettiğini söyledi.

Batı Trakya Türk Azınlığı’nın siyasi partisini desteklediği için Cahit Mustafa isimli bir Türk üç kez tutuklandı!

Aynı oturumda söz alan ABTTF Uluslararası Çalışmalar ve Lobi Grubu üyesi Fatih Hafızmehmet, Batı Trakya Türk Azınlığı’nın siyasi alandaki temsilcisi Dostluk, Eşitlik, Barış (DEB) Partisi’nin “Avrupa Avrupa Duy Sesimizi” sloganıyla ile kez Avrupa Parlamentosu seçimlerine katıldığını belirtti. Avrupa Parlamentosu seçimleri öncesinde ve DEB Partisi’nin seçimlerde elde ettiği başarının ardından ulusal basın-yayın organlarında yer alan haber ve yorumlara dikkat çeken Hafızmehmet, Yunanistan’da Batı Trakya Türk Azınlığı’nın hala “öteki” olarak algılandığını belirtti. Avrupa Parlamentosu seçimleri öncesinde Rodos’ta Cahit Mustafa isimli bir Türk öğretmenin DEB Partisi’nin propagandasını yaptığı gerekçesi ile keyfi olarak üç kez tutuklanarak göz altına alındığını aktaran Hafızmehmet, bu durumun FUEN tarafından da kınandığını ifade ederek Yunan hükümetinden her vatandaşın siyasi görüşünü özgürce ifade etmesine ve seçme özgürlüğüne saygı duymasını istedi. Bu oturumda da cevap hakkını kullanan Yunanistan, ülkesinin Batı Trakya Türk Azınlığı konusunda uluslararası anlaşmalara uyduğunu iddia etti, DEB Partisi’nin Avrupa Parlamentosu seçimlerine katılımı konusunda yöneltilen soruya ise her ne kadar toplantının konusuna uygun olsa da daha spesifik konuların konuşulduğu forumlarda bu konuyu konuşmanın daha doğru olacağını belirtti.

Yunanistan sivil toplum örgütlerinin “Türk” olarak isimlendirilmesine tahammül gösteremiyor!

Toplantının AGİT ve Sivil Toplumun Rolü konulu üçüncü oturumunda söz alan Pervin Hayrullah, ifade özgürlüğünün diğer temel insan haklarıyla iç içe olduğunu ve birinin yasaklanmasının zincirleme olarak diğerini etkilediğini ifade etti.

Sivil toplumun demokratik değerler içerisinde reddedilemez bir rolü olduğunu belirten Hayrullah, Yunanistan’ın sivil toplum örgütlerinin etnik isimlendirilmelerine tahammülü olmadığını söyledi.

ATGB’DEN DEMOKRASİ VE BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ VURGUSU

Avrupa Türk Gazeteciler Birliği (ATGB), Türkiye’deki başarısızlıkla sonuçlanan kanlı darbe girişimini kınaya bir basın açıklaması yayınladı.

ATGB’nin açıklamasında „basın ve ifade özgürlüğü“, „demokrasi“, „barış“ ve „adalet“ vurgusu yapıldı.

Açıklama şöyle:

„ATGB: DARBE GİRİŞİMİNİN ARDINDAN TÜRKİYE’DE DEMOKRASİ VE BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ KAZANSIN!

Türkiye’nin kara gecesi 15 Temmuz 2016 tarihindeki darbe girişimini Avrupa Türk Gazeteciler Birliği (ATGB) olarak kınıyoruz.

Türkiye Cumhuriyeti’ni temelinden yıkmaya yönelik bu hain saldırı ve kanlı kalkışmanın TBMM, Hükümet, polis, TSK temsilcileri ve elbette Türk ulusunun kenetlenerek önlemesi ve darbecilere direnmesi, gelecek kuşaklar tarafından da takdir ve gururla anılacaktır.

Darbe girişimine direnen Türk halkını selamlıyor, kanlı kalkışma sırasında şehit olanları ise saygıyla anıyoruz.

İfade ve basın özgürlüğünün, demokrasinin, barış ve adaletin kazandığı, siyasi ve toplumsal kutuplaşmanın sona erdiği bir Türkiye’ye inancımızı bir kez daha dile getiriyoruz.

Farklı düşünce, mezhep, inanç, etnik kökenden olanların birarada özgürce, eşit ve kardeşçe yaşadığı bir gelecek için demokrasiye „evet“, darbelere „hayır“ diyoruz.

Demokratik parlamenter sistemin ülkemizde hızla yeniden işlemesini temenni ediyor, her türlü darbe girişimine karşı olduğumuzu açıkça beyan ediyoruz.“

BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ TEHDİT ALTINDA

Meslek örgütlerinin raporlarına göre medya ve haber alma özgürlüğü dünya genelinde giderek daha fazla kısıtlanıyor.

Deutsche Welle Türkçe’nin haberine göre Mısırlı avukat ve insan hakları savunucusu Cemal Eid, ‘basın ve fikir özgürlüğüyle genel anlamda insan haklarının zor günler geçirdiğini’, söylüyor. Eid, insan hakları eylemcisi Hüsam Behçet ile birlikte ‘ülkenin itibarını küçük düşürmekten’ yargılanacağı günü bekliyor.

Eid, Deutsche Welle’ye verdiği demeçte, ‘günümüzde gazetecilik yapmanın ya da kitapta, internette veya gazetede fikir beyan etmenin tehlikelerine’ işaretle, ‘bunun sadece Mısır değil ama bütün Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde böyle olduğunu’ söyledi.

Sınır Tanımayan Muhabirler (RoG) örgütünün 2015 yılı raporunda, 110 gazeteci, 27 internet yazarı ve 7 medya görevlisinin mesleğini canıyla ödediği belirtiliyor. Örgütün ‘Basın özgürlüğü bütün dünyada ricatta’ başlığıyla yayınladığı raporda 2015 yılında kaydedilen olumsuz gelişmeler anlatılıyor.

Örgütün basın sözcüsü Christoph Dreyer, ‘Basın mensuplarının maruz kaldıkları muamelenin tek bir paydası olmadığını ancak belli başlı birkaç başlık aklında toplanabileceğini’ söyledi. Dreyer Türkiye’yi, ‘otoriterlik eğilimi olan hükümetlere’ örnek gösterdi.

MEDYANIN ÖZGÜRLÜĞÜ TERÖRLE MÜCADELEYE KURBAN EDİLİYOR

Türkiye’de hükümet muhalifi gazeteciler mahkemeye veriliyor, internet siteleri yasaklanıyor. Diğer meslektaşları gibi kendisi de Cumhurbaşkanı’na hakaretten mahkemeye verilen Hürriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin, DW’nin İfade Özgürlüğü Ödülü’ne layık görüldü. Deutsche Welle Genel Müdürü Peter Limbourg, ‘ödülün Türkiye’de son derece zor şartlar altında çalışmak zorunda olan yüzlerce gazeteci adına Sedat Ergin’e verileceğini’, söyledi.

Dreyer Rusya’da ‘bağımsız basının hareket alanının sistematik biçimde daraltan etkili adımlar atıldığını’ söyledi. Rus gazeteci Alexander Pljuschtschew blog köşesinde, ‘resmi yasaklar olmadığı halde herkesin nerede ne söylenebileceğini bildiğini’, yazdı. ‘Echo Moskwy’ adlı muhalif televizyon kanalı ve Deutsche Welle’nin Rusça yayınları köşe yazarı olarak çalışan Pljuschtschew ‘Rusya’daki cesur yayın organlarının kapanmasına ya da satılmasına kimsenin ses çıkarmadığını’, söyledi.

İNTERNET HABERCİLİĞİ DE TEHLİKEDE

Hür basını susturmak için çeşitli yöntemlere başvuruluyor. Christoph Dreyer, ‘silahlı çatışmaların ilk kurbanları arasında gazetecilerin de bulunduğunu ve Suudi Arabistan ya da Bangladeş gibi medya düşmanlığının hüküm sürdüğü ülkelerde dinle ilgili eleştirel yazı yazan blogcuların hayatlarını tehlikeye attıklarını’, söyledi.

Geçen yıl Avrupa Parlamentosu’nun Saharov Ödülü ile Deutsche Welle’nin İfade Özgürlüğü Ödülü’ne layık görülen Suudi Arap blog yazarı Raif Bedevi 2014 yılında siyasi suç işlediği gerekçesiyle on yıl hapse ve bin kırbaca mahkum edilmişti. Bedevi, Müslüman, Hristiyan, Yahudi ve dinsizlerin eşdeğerde insanlar olduğunu yazmıştı.

2015 yılında Bangladeş’te laiklik yanlısı dört blogcu öldürülmüş, failler ise yakalanmamıştı.

MÜCADELE SİBER ALANA KAYIYOR

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı’nın (OECD) medya özgürlüğü temsilcisi Dunja Mijatovic de teşkilat üyesi 57 ülkedeki olumsuz gelişmeleri endişeyle izlediklerini söyledi.

Mijatovic Avrupa Gazeteciler Konferansı sırasında Deutsche Welle’ye verdiği demeçte ‘medya özgürlüğü ve gazetecilik konularında OECD ülkelerinin diğer ülkelerden farklılık göstermediğini’ belirtti.

Birçok ülkede terör ile mücadele önlemlerinin basın ve medya özgürlüğünü kısıtladığını belirten Mijatovic , “Sorun hükümetlerin terör ve diğer tehditlerle meşru mücadele hakkının sorgulanması değil, mücadelenin insan hakları ve fikir hürriyetine zarar verecek şekilde yapılmasıdır. Medyanın özgürlüğü demokrasinin en önemli unsurlarından biridir”, dedi.

Mijatovic, ilgili bir mahkeme kararı üzerine 6 Nisan’da Kanada hükümetinden gazetecilerin kaynak sırlarının daha iyi korunmasını talep etti. OECD medya özgürlüğü temsilcisi Mijatovic Alman mizahçı Jan Böhmermann hakkında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret ettiği gerekçesiyle cezai kovuşturma başlatılmasına hükümet tarafından onay verilmesinin ‘endişe verici’ olduğunu söyledi.

Afrika özgürlüğe hasret

Dunja Mijatovic, Deutsche Welle’ye verdiği mülakatta, medya özgürlüğünün interneti de kapsadığını ve dijitalleşmenin araştırma yapmayı kolaylaştırdığı gibi medyanın yaygınlaşmasına da katkıda bulunduğunu belirtti. OECD temsilcisi medya üzerindeki baskının dijital kanaldan da tatbik edildiğini söyledi.

Hür medyanın yeni savaş meydanının siber alan olduğunu belirten Dunja Mijatovic ‘medyanın küreselleşip bilgi toplamanın kolaylaşması kadar blog yazarlarının da bazı hükümetleri kızdırdığını’ ve ‘dijitalleşmenin bastırılmak istendiğini’, ifade etti.

Sınır Tanımayan Muhabirler örgütü Amerikan istihbaratının basını ve haber ajanslarını dijital takibe almasını ve Barack Obama döneminde muhbirlere soruşturma açılmasını eleştirdi.

Çin ve İran’ın zararlı bulduğu internet sayfalarını sansür ettiği belirtilen örgütün 2015 yılı faaliyet raporunda, Türkiye’de de muhalif internet sitelerinin kapatılabildiğine dikkat çekildi.

TUNUS DÜZELİYOR

Burundi ve Çad gibi Afrika ülkelerinde basın özgürlüğünün büyük tehdit altında olduğu belirtilen Sınır Tanımayan Muhabirler örgütü raporunda olumlu bazı gelişmelere de yer veriliyor. Yılın parlayan yıldızı Tunus örgütün basın özgürlüğü sıralamasında 126’ıncılıktan 96’ıncılığa yükselmiş. Christoph Dreyer Tunus’ta hükümeti eleştiren gazeteciler üzerindeki baskının kalkmadığını, ancak keyfi tutuklamalara son verildiğini ve yasal düzenlemelerin ilerisi için ümit verici olduğunu söyledi. Örgütün basın özgürlüğü sıralamasındaki son basamakları işgal eden ülkelerin yeri değişmedi. Bu ülkeler sırasıyla Sudan, Vietnam, Çin, Suriye, Türkmenistan, Kuzey Kore ve Eritre.

AVRUPA’DAKİ TÜRKÇE MEDYA

 www.agazete.de

www.almanyabulteni.de

www.arti49.com

www.avrupagazete.com

www.avrupa-haber.info

www.avrupa-kultur.eu

www.avrupa-postası.com

www.avrupasaglik.com

www.aypatv.de

http://bagimsizobjektif.com

http://binfikir.be

www.birgun.net/avrupa

www.bizim-hessen.de

www.camiahaber.de

www.diegazete.de

www.dogus.nl

www.donerci.eu

www.dw.com

www.egazete.de

www.ekvatorhaber.com

www.eurotopics.net

www.gazetehamburg.com

www.ha-ber.com

www.haber.dk

www.haberci-gazete.de

www.halkweb.eu

www.hurriyet.de

www.iskandinavya.com

www.kadinca.eu

www.kilimgazetesi.de

www.kanalavrupa.tv

www.kralhaber.net/

www.kuzey.dk

www.lokalbakis.com

www.metropolfm.de

www.merhaba.info

http://microlive.com

www.muhabirce.de

www.ne.var.ne.yok.de

www.nrwgundem.de

www.nrwrehberim.de

www.nrwstar.de

www.perspektif.eu

www.panorama-news.de

http://postgazetesi.com

www.radiobaba.de

www.sabah.de

https://seyfialp.wordpress.com/

www.silayolu.com

www.turkses.de

www.uygur.tv

www.welgmedya.com

www.weltheimat.com

www.yenihayat.de

www.yeniposta.net

www.yenivatan.at

 

 

ONUR ÜYELERİ

turhan-selcuk
Turhan Selçuk 1922-2010, Milas

 

nermin-abadan-unat
Prof. Dr. Nermin Abadan Unat 1921, Viyana

 

altan-oymen
Altan Öymen 1932, Trabzon
faruk-sen
Prof. Dr. Faruk Şen 1948, Ankara

 

dogan-hizlan
Doğan Hızlan 1937, İstanbul

 

yuksel-pazarkaya
Yüksel Pazarkaya 1940, İzmir 

Halk Ozanı Aktivist
ŞAHTURNA AĞDAŞAN 1950, Gürün/ Sivas

HAKKIMIZDA

Avrupa Türk Gazeteciler Birliği (ATGB)

23 Şubat 2002 tarihinde kurulan ATGB, İrlanda’dan Danimarka’ya, Fransa’dan Almanya’ya, İngiltere’den Avusturya’ya, İtalya’dan Belçika’ya dek fahri üyeleri de dahil olmak üzere çalışmalarına devam ediyor.

Usta fotoğraf sanatçısı Mehmet Ünal ve usta gazeteciler Gürsel Köksal, Işın Ertürk kuruluşundan bu yana ATGB’ye emek veren yöneticileri arasında yer alıyor.

Onur üyeleri arasında merhum karikatürist Turhan Selçuk, bilim kadını Prof. Dr. Nermin Abadan Unat, gazeteci yazar Altan Öymen, bilim adamı Prof. Dr. Faruk Şen, gazeteci-yazar Yüksel Pazarkaya, gazeteci- yazar Doğan Hızlan ve aktivist Ozan Şah Turna’nın yer aldığı ATGB, mesleki dayanışma ve fikir alışverişi temelli, medya alanında kültürel ve sosyal etkinlikler üreten bir örgüt.

15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi ile ile birlikte, çalışmalarını ağırlıklı ola-rak bir alanda yoğunlaştırmak ve o noktaya konsantre olmak zorunda kaldı: Muhalif sese baskıyı arttıran iktidarın kıskacındaki tutuklu gazetecilerin serbest bırakılma ve basın ve ifade özgürlüğü mücadelesi.

Türkiye’deki basın ve ifade özgürlüğüne yönelik ağır saldırılar o günden bu yana tırmanırken, kurucu üyelerinden o dönemki Cumhuriyet gazetesi Okur Temsilcisi Güray Öz de tutuklamalardan nasibini aldı. Trajikomik suçlamaların yer aldığı Cumhuriyet gazetesi davasında, Güray Öz 9 ay sonra ise tahliye oldu.

AVRUPA’NIN ON BİR  NOKTASINDA TEMSİL EDİLİYOR

Avrupa’nın dokuz noktasında yer alan ATGB temsilcilikleri şöyle:

Berlin Eyalet Temsilcisi Sadık Karslı, Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Temsilcisi (NRW) Fuat Ateş, Rheinland-Pfalz Eyalet Temsilcisi Ufuk Evla Bostan, Bavyera Temsilcisi İlhan Baba, Belçika Temsilcisi Fikret Aydemir, Avusturya Temsilcisi Mehmet Ali Demir, İrlanda Temsilcisi Çağdaş Gökbel, Türkiye Temsilcisi Recai Aksu, Ingiltere Temsilcisi Gözde Sapanlı, İtalya Temsilcisi Birgül Göker Perdisa, İsveç Temsilcisi Seda Şanlıer.

ATGB KURULUŞ BİLDİRGESİ

Avrupa ülkelerinde yaşayan Türk gazetecileri Avrupa Türk Gazeteciler Birliği (ATGB) adı altında örgütlenme çalışmalarını sürdürüyorlar. Örgütlenme zorunluluğunun nedenlerini çok yönlü ve çok boyutlu olarak değerlendiren kurucu üyeler, yaşadığımız çağda gazetecilik mesleğinin artan olanaklar, ama aynı zamanda artan kısıtlamalarla belirlendiğinden yola çıkmaktadırlar. Örgütlenme, gazetecilik mesleğini meslek etiğine ve değerlerine uygun bir şekilde yapabilmek, iç denetim mekanizmalarını harekete geçirebilmek için gerekli ve zorunludur. Dünyada, Avrupa’da ve Türkiye’de genel durum, gazetecilik mesleği açısından çok heyecanlı, ama o ölçüde de, eğer gerçeğin peşindeysek, artan zorluklarla dolu bir döneme girildiğini göstermektedir. ATGB böyle bir heyecanla ve artan zorluklarla mücadele etme kararlılığı ile 23 Şubat 2002 tarihinde kuruldu. O dönemde açıklanan bildirge şöyle:

“Genel olarak tüm gazeteciler, özel olarak göçmen konumundaki gazeteciler için ek yükümlülükler, aşılması gereken yeni sorunlar yarattığının bilinciyle hareket eden kurucu üyeler, Avrupa ülkelerinde yaşayan Türk gazetecilerin kendi aralarında hızla örgütlenmelerini ve Avrupa çapında her ulustan meslektaşlarıyla ilişkiler kurmalarını kolaylaştırmayı temel görevleri arasında saymaktadırlar. ATGB’nin kuruluşuna gerekçe oluşturan en temel etken, mesleki dayanışmanın Avrupa ülkelerinde yaşayan Türk gazeteciler arasında yeterince gelişmemiş, bunun organlarının ve gelişme kanallarının yaratılamamış olmasıdır. ATGB, öncelikli görev olarak, Avrupa’da yaşayan Türk gazeteciler arasında dayanışmanın geliştirilmesi için çaba gösteriyor.. Günümüzde Avrupa ülkelerinde çalışan Türk gazetecilerin büyük kısmı, bulundukları ülkelerde Türkçe yayınlanan gazetelerde, Türkçe yayın yapan radyo ve TV kanallarında Türkiye kökenli göçmen kitlesine hizmet etmektedirler. Bu hizmetin görülmesi sırasında karşılaştıkları güçlükler, hem bulundukları ülkelerin kurum ve kuruluşlarından hem de çalıştıkları basın-yayın organlarından ve o organların bağlı bulunduğu Türkiye’deki merkezlerden kaynaklanmaktadır. Sendikal haklardan yararlanamayan gazeteciler, Avrupa ülkelerinde diğer uluslardan meslektaşları arasında da örgütsüzlükleri ile dikkati çekmektedirler. ATGB bir sendikal örgütlenme değildir. Ancak bu alandaki boşluğun en azından dayanışma yoluyla bir ölçüde giderilmesi ve sendikalaşmanın öneminin anlatılması, kuruluşumuzun görevleri arasında yer alacaktır. Kuşkusuz dayanışma soyut bir temel üzerinde geliştirilemez. Bu nedenle gazetecilerin, gerek meslek içi sorunlarıyla, gerekse gazetecilik mesleğini olumlu ve özellikle olumsuz yönde etkileyen dünyamızın içinde bulunduğu durumla ilgili somut değerlendirmeler yapmaları ve mesleki dayanışmayı bu somut temel üzerinde geliştirmeye çalışmaları gerekmektedir. Avrupa ülkelerinde görev yapan Türk gazeteciler, bir yandan çalıştıkları basın yayın organlarındaki olumsuzluklarla uğraşırken, diğer yandan bulundukları ülkede karşılaştıkları ayrımcılıkla da mücadele etmek durumundadırlar. ATGB, her platformda ayrımcılığı açığa çıkarmayı ve onunla mücadele etmeyi görevleri arasında saymaktadır. Günümüzde yazılı, sözlü ve görsel basın, hemen hemen bütün ülkelerde belirli tekellerin ve tekel gruplarının elinde ya da denetiminde bulunmaktadır. Bu, Türkiye’de de Avrupa ülkelerinde de böyledir. Avrupa’da çalışan Türk gazetecileri, gerek çalıştıkları yayın organlarının Türkiye’yle olan bağları, gerekse Avrupa ülkelerindeki durumun da daha farklı olmaması nedeniyle, bu durumdan olumsuz yönde etkilenmekte, iş güvencesi, meslek etik ve değerlerine uymakta zorlanma, özgür gazetecilik yapamama gibi sorunlarla karşılaşmaktadırlar. Bu durumun sergilenmesi bile tek başına önem taşımaktadır. ATGB, düzenlediği toplantılarla bu konuda en azından sorunların bilince çıkması yönünde çaba harcıyor, olumsuz gelişmeleri göğüsleyebilmek için çözüm yolları arıyor. Bu arada son yıllarda yaşadıkları ülkelerde ulusal ya da yerel çeşitli yayın kuruluşlarında çalışan, ancak ana dili Türkçe olan gazetecilerin sayısında da büyük bir artış gözlenmektedir. Küreselleşme çağında haber alma olanakları olağanüstü bir şekilde gelişmiş, insanlar yoğun ve denetlenmesi olanaksız bir enformasyon yağmuru altında kalmışlardır. Bu durum, politik alanın, iş çevrelerinin, basına egemen olan tekel gruplarının, haber akışını diledikleri gibi yönlendirmelerine olanak sağlamakta, gerçekler, yoğun ve yönlendirilmiş “enformasyon” akışı içinde kaybolmaktadır. Okuyucu, izleyici ile haber akışı arasında, gerçeğin kaybolmaması sorumluluğu ve yükümlülüğü, bu haber akışını gazetecilik etiği ve değerleri açısından filtre etmesi gereken gazetecilerin sırtındadır. Ne var ki bu, içinde bulunduğumuz koşullarda yerine getirilmesi güç bir görevdir. Basın yayın organlarında yönetici konumda bulunanlar politik alanın ağır etkisi altında kalmakta, politik çevreler ise basını yönlendirmeyi kendileri açısından hayati ve vazgeçilmez görmektedirler. Son gelişmeler bu durumun uluslararası planda olağanüstü boyutlara vardığını göstermiş, gerek 11 Eylül saldırısı gerekse Afganistan’a ABD ve İngiltere’nin askeri müdahalesi konusunda sağlıklı haber almak neredeyse olanaksızlaştırılmıştır. Gazeteler ve TV kanalları, ABD yönetiminin güdümüne girmiş, itiraz edenler işlerinden uzaklaştırılmış, yaratılan ağır psikolojik baskı ile yayınlar etkilenmiş, tüm gazete ve TV kanalları hükümet denetimindeki belirli kanallara bağlı kılınmıştır. Öte yandan şeriatçı Taleban yönetimi de Afganistan’da gazetecilik yapma olanaklarını ortadan kaldırmış, Afgan halkı ile birlikte bu ülkede neler olup bittiği konusunda sağlam ve gerçek bilgilere sahip olma hakkını kullanmak isteyen diğer insanlar da engellenmişlerdir. Bu, gazetecilik mesleği açısından kabul edilemez bir durumdur. Gazeteciler bu duruma boyun eğemezler. Sözünü ettiğimiz örnek, gazeteciler arasında uluslararası dayanışmanın zorunluluğunu kanıtlamaktadır. Bilgi alışverişi ile sansürü etkisizleştirebilecek yeni ve yaratıcı yöntemlerin keşfedilmesi gerekmektedir. Sansürün kırılmasının yollarının ancak bu şekilde; uluslararası dayanışmayı güçlendirerek bulunabileceği ortadadır. ATGB bu yönde çaba harcayacak, uluslararası gazetecilik kuruluşları ile bu temelde işbirliklerini geliştirmek için elinden geleni yapacaktır. ATGB, Avrupa ülkelerinde görev yapan meslektaşlarını ATGB çatısı altında örgütlenmeye, onunla ilişki kurmaya, çalışmalara katılmaya, bilgi alışverişine katkıda bulunmaya çağırmaktadır.”

ATGB KURULUŞ BİLDİRGESİNİ İMZALAYANLAR ARASINDA ŞU İSİMLER YER ALIYOR

1. Ömer Aktaş (Cumhuriyet, FrankfurtM)

2. Mete Atay (Cumhuriyet, Unkel-Rh.)

3. İlhan Ayer (Cumhuriyet, Hagen)

4. Fikret Aydemir (Sabah, Brüksel)

5. Attila Azrak (Serbest gazeteci, Köln)

6. Meltem Ay (S. TV Muhabiri, Frankfurt)

7. Hayati Boyacıoğlu (Serbest gazeteci, Berlin)

8. Aysun Bektaş (Cumhuriyet, FrankfurtM)

9. Telat Cengiz (Grafiker, FrankfurtM)

10. Osman Çutsay (Cumhuriyet, FrankfurtM)

11.  Recai Aksu (Milliyet, Frankfurt)  

12. Kazım Doğan (Hessen Toplum gazetesi, FrankfurtM)

13. Hüseyin Murat Dörtyol (Pazar Postası gazetesi, Hamburg)

14. Adem Dursun (Merhaba dergisi, Berlin)

15. M. Kemal Erdemol (Gündeme Bakış gazetesi, Londra)

16. Erhan Eren (Kanal 7, FrankfurtM)

17. Fahri Erfiliz (Serbest gazeteci, Heusenstamm)

18. İrfan Ergi (Kanal 7, FrankfurtM)

19. Erdal Erkus (Yeni Posta gazetesi, Ulm)

20. Metin Fakioğlu (Hessischer Rundfunk, FrankfurtM)

21. Işın Greiner (Toymaz) –  (Serbest gazeteci, Ulm)

22. Muzaffer Gül (Serbest gazeteci, Stuttgart)

23. İhsan Gümüş (Hessen Toplum, FrankfurtM)

24. Halil Hoşsöz (Serbest gazeteci, Mannheim)

25. Selami İnce (Serbest gazeteci, Köln)

26. Deniz İncediken (WDR, Köln)

27. Selim Serdar İz (Serbest gazeteci, FrankfurtM)

28. Fevzi Kaşlı (Karikatürist, Frankfurt)

29. Kutay Kayalı (Foto muhabiri, Crailsheim)

30. Gülay Kılıçdoğan (Hessischer Rundfunk, FrankfurtM)

31. Sedat Kımıl (Aktuel Haber gazetesi, Aschaffenburg)

32. Zerrin Kökdemir-Dittmann (Cumhuriyet, Köln)

33. Gürsel Köksal (Serbest gazeteci, FrankfurtM)

34. İlyas Meç (Hessischer Rundfunk, FrankfurtM)

35. Belgin Mungan (“www.tikla.com”, FrankfurtM)

36. Güray Öz (Cumhuriyet, FrankfurtM)

37. Ünsal Özbakır (Grafiker, Bad Vilbel)

38. Serdar Özçelik (FrankfurtM)

39. Muharrem Özsöz (Hessischer Rundfunk, FrankfurtM)

40. Rukiye Öztürk (Bild, FrankfurtM)

41. Sendur Peker (Yeni Posta gazetesi, Ulm)

42. Oya Sakarya (Poyraz) –  (Serbest gazeteci, Korntal-Münchingen)

43. Ramazan Soytetir (Basın-yayın öğrencisi, Mainz)

44. Kamil Taylan (Hessischer Rundfunk, FrankfurtM)

45. Sadi Tekelioğlu (Cumhuriyet, Kopenhag)

46. Canan Topçu (Frankfurter Rundschau, FrankfurtM)

47. Hilmi Tozan (Cumhuriyet, FrankfurtM)

48. Erdinç Utku (Cumhuriyet, Brüksel)

49. Ufuk Uyanık (Karikatürist, Londra)

50. Mehmet Ünal (Serbest gazeteci, Mannheim)

51. Emin Varol (Star, Brüksel)

52. Ömer Yaprakkıran (Grafiker, FrankfurtM)

53. Ali Yıldırım (Cumhuriyet, AYPA-TV, Berlin)

54. Mustafa Bozturgut (Yeni Posta gazetesi, Ulm)

55. Fikret Doğan (DCTV, Stuttgart)