ATGB Brüksel’de basın özgürlüğü çağrısı yaptı

ATGB Brüksel'de basın özgürlüğü çağrısı yaptı

Avrupa’da faaliyet gösteren Avrupa Türk Gazeteciler Birliği (ATGB), Brüksel’de AB binalarının ortasında kalan Schuman Meydanı’nda Türkiye’deki basın özgürlüğü ihlalleri ve yeni “sansür yasası”na dikkat çekti. “Gazetecilik Suç Değildir” sloganıyla düzenlenen etkinlikte 27 yıl önce gözaltında katledilen Metin Göktepe ile terör kurbanı gazeteciler anıldı.

Ricardo Gutierres de katıldı

10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü öncesinde, Avrupa Birliği komisyon binasının hemen yanında gerçekleşen mitinge, Avrupa Gazeteciler Federasyonu Genel Sekreteri Ricardo Gutierres de katıldı.

300 bin gazeteci adına konuştuğunu kaydeden Gutierres, meslektaşları üzerindeki baskıların kabul edilemez olduğunu söyledi.

Konuşmasında Türkiye’deki baskılara kısaca değinen EFJ Genel Sekreteri Ricardo Gutierrez Türkiye’deki gazetecilerin yanında olduklarını ve ATGB’yi dayanışma eylemi düzenlediği için kutladıklarını söyleyerek önümüzdeki dönemde Avrupa Gazeteciler Federasyonu olarak ATGB ile ortak çalışmalar yapmaya açık olduklarını belirtti.


Gutierrez’in konuşmasının tümü şöyle:
“Avrupa Gazeteciler Federasyonu tarafından temsil edilen 300.000 gazeteci adına konuşuyorum. Avrupa’daki gazeteci camiasının Türkiye’deki gazetecileri unutmadığını söylemek için buradayım. 2015 yılından bu yana Türkiye’de 215 ciddi basın özgürlüğü ihlalini Avrupa Konseyi Gazeteciliği Koruma Platformu’na bildirdik. Bu, Avrupa’da en çok uyarının verildiği ülke: Rusya’dan daha fazla, Ukrayna’dan daha fazla. Türkiye’de gazeteci cinayetiyle ilgili 6 cezasızlık davası var. Türkiye’de şu anda cezaevinde 53 gazeteci var. Ve Ekim ayında, Erdoğan rejimi sözde dezenformasyon yasasını geçirerek sansürü yasallaştırdı. Türkiye, basın özgürlüğü konusunda dünyanın en baskıcı rejimlerinden biridir. Avrupa Birliği üye devletlerini bu baskıya suç ortağı olmayı bırakmaya çağırıyoruz. Avrupa’yı Türk rejimiyle işbirliğini durdurmaya çağırıyoruz. Ve Avrupa’dan Türkiye’deki gazetecilerin kaderini unutmamasını istiyoruz. Buraya gelip konuşma yapmamı ATGB ile işbirliğinin bir başlangıcı olarak değerlendirin. İşbirliğimiz artarak devam edecek.”

ATGB Başkanı Recai Aksu da yaptığı konuşmada sendikalar ve uluslararası kurumların hazırladıkları raporlardaki somut verilerin Türkiye’de gazeteciler üzerindeki baskıyı gözler önüne serdiğini belirterek “Bunun yanı sıra iktidar, ‘kendinden olmayan’ bütün medya kuruluşlarını da RTÜK eliyle ekonomik olarak sıkıştırıyor. Akla hayale gelmeyen gerekçelerle, Tele 1, Halk TV, KRT, Fox gibi muhalif medya kuruluşlarına para cezaları yağdırıyor. Deutsche Welle’nin bağımsız yayınlarına saçma sapan gerekçelerle erişim engeli getirildi” diye konuştu.

Bildiriler beş dilde

Protestoda Türkçe’nin yanında İngilizce, Almanca, Fransızca ve Flamanca bildiriler okundu. Bildirilerde Türkiye’de özgür basına yönelik baskıların giderek arttığına vurgu yapılarak, medyanın büyük ölçüde iktidarın etkisinde bulunduğu kaydedildi. İktidara yönelik eleştirel yayın yapan basın kuruluşları ile gazetecilerin büyük baskılara maruz kaldığı belirtilen bildirilerde, çok sayıda medya kuruluşunun ağır para cezalarına çarptırılarak işlevsiz hale getirilmeye çalışıldığı, bağımsız gazetecilerin ise tutuklanarak cezaevlerine konulduğu belirtildi.

ATGB: Gazetecilik suç değildir

Avrupa Türk Gazeteciler Birliği Başkanı Recai Aksu yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“2002 yılından beri Avrupa çapında faaliyet gösteren ATGB olarak tüm dünyaya “Gazetecilik suç değildir” diye haykırıyor, Türkiye’deki gazetecilerin yalnız olmadığını herkesin bilmesini istiyoruz. Türkiye’de medyanın hükümet kontrolüne girdiği, bağımsız ve özgür gazetecilerin yeni sansür yasasıyla susturulduğu bir ortamda bizler sessiz kalamaz, susamazdık.

AKP, iktidardaki 20 yılını devirdi. Bu 20 yılda kurumlar tahrip edildi, laikliğe dönük saldırılar arttı, ekonomi iflas etti, medya kuşatıldı. İktidarın keyfi uygulamaları ve Sansür Yasası ile biz gazeteciler ise baskının en ağırını yaşamamıza rağmen, gerçeği yazmaktan vazgeçmedik, vazgeçmiyoruz.

İktidar her fırsatta Türkiye’de özgürlüklerin arttığını iddia etse de, aslında yaşanan durum bunun tam tersi.

Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın 2021-2022 raporuna göre; “Basın, Yayın ve Gazetecilik” işkolunda kayıtlı çalışanların 23.907’si gazetecilik faaliyeti yürütüyor.

TÜİK verilerine göre 2021 yılında genel işsizlik oranı yüzde 12 iken gazetecilik mezunları içinde işsizlik oranı %18,3. Resmi basın kartı sahibi gazeteci sayısı geçen yıla göre artış gösterse de kayıtlı gazetecilerin sadece yüzde 68,72’si karta sahip. Sigortasız ya da serbest çalışan gazetecilerle birlikte bu oran daha da düşüyor. Editoryal bağımsızlığın önündeki engeller kadar gazetecilerin ekonomik ve sosyal hakları da alarm veriyor.

26 gazeteci gazetecilik faaliyeti nedeniyle cezaevinde. Pandemi tedbirleri esnetilse de cezaevindeki gazetecilerin hakları tedbirler gerekçe gösterilerek cezaevi yönetimlerince ihlâl ediliyor.

Gazetecilerin nakil talepleri reddediliyor, denetimli serbestlik hakkı keyfi kurul kararlarıyla engelleniyor. Gazeteciler aileleri ile iletişim kuramıyor, sosyalleşemiyor, dışarıdan haber alamıyor, sağlık hizmetlerine erişemiyor, kötü hijyen koşullarında cezaevinde tutuluyor.

Gazeteciler en çok ‘silahlı örgüt üyeliği’ ile ‘terör örgütü propagandası yapmak’la suçlanıyor.”

Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) 2022’de hapse atılan gazeteci sayısının yeni bir rekor kırdığını bildirdi. Bu yıl gazetecileri en fazla hapse atan ilk beş ülke İran, Çin, Myanmar, Türkiye ve Belarus olarak sıralandı.

CPJ’e göre 1 Aralık 2022 itibariyle 363 gazeteci hapse atıldı. Bu rakam geçen yılın rekorunun yüzde 20 üzerinde. Rapora göre Türkiye’de hapse atılan gazetecilerin sayısı 2021’de 18’ken 2022’de bu sayı 40’a çıktı. Yılın ilk yarısında 25 Kürt gazeteci tutuklandı. Gazetecilerin avukatı CPJ’e yaptığı açıklamada sanıkların hepsinin hükümetin PKK ile bağlantılı kişileri susturma çabaları kapsamında terör şüphesiyle hapse atıldıklarını bildirdi.

Raporda “Bu yıl 2016’daki darbe girişiminin ardından olduğundan daha az gazeteci hapse atılmış olsa da Türkiye’de bağımsız medya, hükümet kapatmaları, devralmalar ve çok sayıda gazetecinin sürgüne veya meslekten atılmaya zorlanması nedeniyle büyük ölçüde zarar gördü” denildi.

Sendikaların ve uluslararası kurumların hazırladığı raporlar, somut veriler Türkiye’de gazeteciler üzerindeki baskıyı gözler önüne seriyor.

Bunun yanı sıra iktidar, “kendinden olmayan” bütün medya kuruluşlarını da RTÜK eliyle ekonomik olarak sıkıştırıyor. Akla hayale gelmeyen gerekçelerle, Tele 1, Halk Tv, KRT, Fox gibi muhalif medya kuruluşlarına para cezaları yağdırıyor.

RTÜK tarafından verilen cezaları sosyal medya hesabından duyuran RTÜK Üyesi İlhan Taşçı, ‘terörün mimikle övüldüğü’ iddiasıyla Halk TV’de yayınlanan ‘Medya Mahallesi’ programına 3 kez durdurulma kararı verildiğini belirtti.

Taşçı, “Aynı programın farklı tarihlerdeki 2 ayrı yayınına da %3 para cezası vererek, RTÜK kendi rekorunu kırdı!” dedi.

Taşçı, TELE1’e ise Prof. Dr. Emre Kongar ile TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ’ın İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na verilen hapis cezasını “halkın iradesine darbe” olarak nitelemeleri nedeniyle TELE 1’e de yüzde 3 idari para cezası verildiğini duyurdu.

Taşçı, FOX TV’de İlker Karagöz’ün konuk ettiği TİP Sözcüsü Sera Kadıgil’in AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik “Bir tek gün pazara gitse şu cümleyi kurmaya utanır” sözleri nedeniyle ise FOX TV’ye yüzde 3 idari para cezası verdiğini belirtti.

Taşçı şunları kaydetti: “RTÜK, Halk TV’de yayınlanan Medya Mahallesi’ne 3 ayrı ceza verdi. Yayında “terör mimikle övüldüğü” savıyla programın 3 kez durdurulmasına, %3 de para cezasına karar verildi. Aynı programın farklı tarihlerdeki 2 ayrı yayınına da %3 para cezası vererek, RTÜK kendi rekorunu kırdı!

Prof. Dr. Emre Kongar ile Merdan Yanardağ’ın İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na verilen hapis cezasını “halkın iradesine darbe” olarak nitelemeleri nedeniyle TELE 1’e %3 idari para cezası verildi. TELE 1’e Açıkça programı nedeniyle de ayrıca % 3 para cezası kararı çıktı.

İlker Karagöz ile Çalar Saat programında, TİP İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil’in Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ekonomiye dönük sözlerine ilişkin “bir tek gün pazara gitse şu cümleyi kurmaya utanır” sözleri nedeniyle Fox TV’ye %3 idari para cezasına oy çokluğuyla karar verildi.”

Biz Avrupa Türk Gazeteciler Birliği olarak, Türkiye’deki meslektaşlarımızın yanında olduğumuzu ve onlarla sonuna kadar dayanışacağımızı bildirir, gazeteciliğin suç olmadığını ısrarla vurgularız.

İktidarın Sansür Yasası’nın bizi durduramayacağını, mesleğimizi onurumuzla yapmaya devam edeceğimizin bir kez daha altını çizer ve Avrupa Parlamentosu’nu da halkın haber alma özgürlüğüne savaş açan AKP’ye karşı tavır almaya çağırırız.

Gazetecilik suç değildir!

Özgür basın susturulamaz!

Türkiye’de sansüre son, gazetecilere özgürlük!

Türkiye’deki gazeteciler yalnız değildir”

ATGB`nin Belçika’nın başkenti Brüksel`de düzenlediği etkinlikte sanatçılar Kenan Erer ve Tanar Çatalpınar müzik dinletisi sundu. Basın özgürlüğüne dikkat çeken çeşitli pankartlar taşınırken, ATGB üyesi karikatür sanatçıları Erdoğan Karayel, Hayati Boyacıoğlu ve İsmail Doğan da kendi çizdikleri basın özgürlüğü temalı karikatürlerle gösteriye destek verdi.